Kene hafif geldi bir akrebi deneyelim...

Sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim.

Onlar da bizim şehidimiz...

Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.

Kendiniz Yapın: Tenekede Tavuk Pişirme Aparatı

Tenekede tavuk pişirebilmek için kendiniz evde malzemelerle son derece basit ve pratik bir aparat yapabilirsiniz.

Altın Oran ve Kabe

Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…

Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar

"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz. Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...

İyi Bir Tabletten Neler Olur?

Bir tablet bilgisayar evdeki hangi cihazların yerine geçebilir?

4. ArGe Proje Pazarı İzlenimlerim

Eskişehir ili inovasyon Stratejileri için Kapasite Oluşturma Projesi, kısa adıyla ESINKAP tarafından organize edilen 4. ArGe Proje Pazarı icin Eskisehir Anemon Oteldeyiz. An itibari ile ESO Baskanı Sn. Savas ÖZAYDEMİR acılıs konusmasını yapmakta. Dınlıyoruz. Gelısmeler az sonra...

İşte geldi...

Eskişehir İli İnovasyon Staretejileri için Kapasite Oluşturma Projesi (ESİNKAP) 4. Ar-Ge Proje Pazarı etkinliği, Eskişehir Sanayi Odası (ESO) ve Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı(BEBKA) ortaklığında Anemon Otel’de gerçekleştirildi.

 Eskişehir Sanayi Merkezi (SANGEM)’in organize ettiği Proje Pazarı, TÜBİTAK ve TTGV tarafından desteklenmektedir. 

Etkinliğe Vali Dr. Kadir Koçdemir, BEBKA Yönetim Kurulu Başkanı ve Bilecik Valisi Halil İbrahim Akpınar, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yrd. Talat Aydın, Vali Yardımcıları Nurettin Yücel ve Dr. Ömer Faruk Günay, Tepebaşı Kaymakamı Dr. Necdet Türker,  ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Gönen, TTGV Genel Sekreteri Dr. A. Mete Çakmakçı,  Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş Özaydemir, çok sayıda kurum ve kuruluşların üst düzey yöneticileri, başta Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) ve Anadolu Üniversitesinden (AÜ) olmak kaydıyla çok sayıda akademisyen ve sanayiciler katıldı.

Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş ÖZAYDEMİR
BEBKA Yönetim Kurulu Başkanı ve Bilecik Valisi Halil İbrahim AKPINAR

Eskişehir Valisi Dr. Kadir KOÇDEMİR

Ulaştırma Bakanlığı Müsteşar Yrd. Talat AYDIN
Bu sene yoğun başvurudan dolayı iki bölüm olarak geçekleştirilecek olan etkinliğin bu oturumunun konusu; Raylı Sistemler, Havacılık ve Otomotiv başlıklarını kapsayan “Ulaşım Sistemleri” oldu.  Son yıllarda ulaşım sektöründe yakalanan ivmenin, il sanayine olan katkısının sürdürülebilir olmasını amaçlayan bu etkinliğin temel amacı; yüksek katma değerli üretim yapabilmektir.


4. ArGe Proje Pazarından izlenimlerim: 

KTÜ 'nün MagLev (Magnetik Levitataion) demosu
Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden Prof.Dr.Ekrem YANMAZ'ın sunduğu Maglev (Magnetik Levitataion) uygulaması proje pazarının en ilginç ve dikkat çekici projelerindendi. Aşırı soğutularak süper iletken haline getirilen mıknatısın zemindeki süper mıknatısların üzerinde sanki bir sihirle havada yüzüyormuşçasına sıfır sürtünme ile hareket etmesi ilginç bir gösteri oldu. Belki hatırlarsınız Prof.Dr. Ekrem YANMAZ ve ekibinin bu projesi bir kaç ay önce "Trabzon'da oyuncak tren kalmadı" başlığı ile medyada geniş yer bulmuştu. (TIKLAYINIZ)

Fotoğraf Hürriyet Gazetesinin ilgili haberinden

Videosu aşağıda: (çalışmazsa şu linkte: http://www.youtube.com/watch?v=5-OSjhwGdjM)



ESINKAP Proje Pazarlarının renkli simalarından ve demirbaş katılımcılarından "Mucit İrfan" lakaplı Emekli İrfan GENÇER de proje fikirlerini burada sunma imkanı buldu. Kendisini çalışmalarından ve proje fikirlerini paylaşma ve sunmadaki medeni cesaretinden dolayı tebrik ediyorum. Kendisine ait web sayfası da şurada: http://mucitirfan.azbuz.com/

Proje Pazarlarının Daimi Katılımcılarından "Mucit" İrfan GENÇER

Dördüncüsü gerçekleştirilen proje pazarlarının bir diğer renkli ismi ve her zaman en az 6-7 proje sunumu gerçekleştiren Sn. Basri KÖSELER bu sene etkinlikte değildi. Gözlerimiz kendisini aradı, umarım herhangi bir problemi, sağlığında herhangi bir sorunu yoktur, heyecanından ve enerjisinden  de bir şeyler kaybetmemiştir.

---o--- ---o--- ---o---

Bu seneki etkinlikle ilgili olarak bir de küçük eleştirim olacak. Daha önce, projelerin sergilendiği gerçek bir pazar olan etkinlik bu sefer biraz sempozyum/seminer havasındaydı. Kurum, kuruluş ve özel şirketlerin sunularında kendi reklamları da bir hayli uzundu. Artık bu tür etkinliklerde kurum kurum ve kuruluşların defalarca dinlediğimiz sunularındaki reklam faslının hiç olmazsa Proje Pazarı'nın ruhuna uygun olarak biraz daha kısa olması  iyi olurdu. Çünkü proje pazarında bir proje ya da fikir sunulmalı; bu proje ve fikir için destek aranmalıdır kanımca. Projenin eksik olan tasarım/imalat kısmı için ortak-destek, maddi olarak sermaye ya da finansal ortak aranmalı. Sermayesi olanlar, imalat altyapısı olanlar projede gelecek görüyorlarsa talip olmalıdır. Bu sefer, özellikle akademik sunular son derece ağırdı. Detay formüllere, akademik terimlere gerek yoktu. Çünkü dinleyicilerin o formüllerle ve tekniklerle ilgili herhangi bir beklentisi yok ki! Firmaların sunuşlarındaki teknik ayrıntılara da gerek yoktu. Doğrudan proje anlatılsa, burada bulunmakla ne hedefleniyorsa o aktarılsa daha iyi olurdu. ( Sermaye, tasarım, imalat, iş gücü, pazar, alım-satım, tanıtım, teşvik, vs)

Özellikle büyük kurum ve kuruluşların sunuş için kürsüde değil de  "Ağır Abi" olarak dinleyici koltuklarında oturuyor olması daha uygun olacaktır. Bu pazarın özellikle de KOBİ'ler, Teknokent firmaları için bir fırsat olduğu hem büyükler hem de KOBİ'lerce  göz ardı edilmemelidir.

Şahsi fikrimce bundan sonraki Proje Pazarları da böyle devam ederse maalesef diğer sempozyumlardan farkı kalmayacaktır ve diğer tüm etkinlikler içerisinde farklı bir yere sahip olan ESINKAP Proje Pazarları amacından saptığı için etkisini ve cazibesini kaybedecektir.

Selam ve saygılarımla.



Daha yolun çok başındasın SunAtolia...


"Yolun açık olsun SunAtolia" demiştik 22 Ağustos 2011 tarihinde. O zaman Avustralya'ya uğurladığımız SunAtolia taa uzaklara, dünyanın öte yanındaki kıtaya gitti. Gidip orada durmadı bir uçtan diğer uca zorlu bir yolculuk yaptı ve geri döndü.

SunAtolia bitiş noktasında Türk bayrağıyla

Oraya piknik gezmesine değil World Solar Challenge 2012 yarışına gitti bu araç. Bu yarışa dünyanın bir çok ülkesinden 37 takım katıldı. 3000 km'lik yolla kuzeyden güneye kıtayı aşarak gerçekleştirilen bu uzun ve zorlu yolculukta büyük bütçelere ve ileri teknolojiye sahip ülkelerin takımları ilk sıraları paylaştı. 99 plaka numaralı Sunatolia ise toplamda 1675 km'lik yolu tamamlamak suretiyle 23üncü oldu.
Yarışın genel haritası
Aynı yarışta İstanbul Üniversitesi'nin 2765 km ile 8inci olan SOCRAT'ını ve 2263 km ile 14üncü olan Sakarya Üniversitesi'nin SAITEM'ini de gönülden tebrik ederim bu vesile ile.

Tüm resmi sonuçlar burada --> TIKLAYINIZ <--


Her yarışmada en büyük hedef dereceye girmek ve hatta birinci olabilmektir elbet. Fakat bu tür yarışmalarda yarışı tamamlamak da önemli bir başarıdır. Kendi memleketinden binlerce kilometre uzakta; havası farklı suyu farklı, taşı toprağı, bitkisi, hayvanı, insanı farklı; dili ters, yolu ters koskoca bir kıtayı bir uçtan bir uca geçebilmek cesaret ister. Arazi araçları bile zorlanırken kıt imkanlarla kendi tasarladığın, kendi ürettiğin güneş enerjisi ile çalışan ve hiç bir konforu olmayan bir araçla bir kıtayı geçmek hiç de kolay olmasa gerek.


İşin içindekiler bilecektir, bu tür işlerde tek zorluk teknik olsa keşke... En başta kendi yakınındaki bürokrasiyi aşacaksın, sonra milleti ikna edeceksin; destek bulacaksın hem maddi hem de iş gücü olarak. Dışarıdan konuşmak kolay, herkes eleştirir de "gel ucundan tut" deyince etrafında kimse kalmaz; zordur bu işler, özveri ister...

Hadi tasarımını yaptın; rica minnet gece gündüz çalışarak ürettirdin, hazır ettin aracı başkaları Porsuk boyunda gezerken avare avare; bu PDF dosya değil ki maile ekleyip de gönderesin! Yolda gider ama resmen trafiğe çıkamaz, kolay değil bu aracı trafikte kullanmak. Paketledin yükledin kamyona diyelim; kolay mı gümrükten geçirip kargoya vermek, bir de karşıdan almak "ahh Muhsin ah, kulağın kaşınsın e mi!" Daha yarış alanına bile varamadık henüz değil mi? Kolay değil demiştik zaten başta. Dışarıdan bakan sadece yoldaki yarış kısmını görür işte diğer taraflarını bilemez.

SunAtolia nakil edilirken


Bu işte pek bilinmeyen bir zorluk daha vardır o da yaptığın işin tanıtımını yapmak daha doğrusu yapabilmek. Elin yabancısı iyi tanıtım sayesinde bolca sponsor toplayıp yarışa tam destek bulurken Türkiye'de pek öyle olmaz. Web sayfası yaparsın hit almaz, sunuş yaparsın katılan olmaz. Resmi açılışa hep aynı kadro gelir, kendi kendine aynı şeyleri tekrar tekrar anlatırsın. Bir gayretle hemşehrilerimin de bu olaydan haberi olsun dersin "Bu reklamlar kime fayda sağlıyor?" derler. Bilmezler ki ancak tanıtım yaparsan destek bulabilirsin, bilmezler ki zaten o reklamların parası sponsorlardan çıkmaktadır. Reklam yapacaksın ki bir sonraki sene daha fazla sponsorun olsun, daha fazla gönüllüsü olsun bu işin. Boşuna mı yaptı İstanbul Üniversitesi o kadar reklamı. Açılışına Sanayi Bakanı bile geldi, ana haber bültenlerinde dakikalarca gösterildi, sanki Türkiye'yi temsil ediyor tek başına... Ama işin sırrı orada zaten, bakın web sayfalarına kimler sponsor olmuş bu takıma, kimler destek veriyor, bütçesi ne kadar. Bravo adamlara, zaten yarışmada iyi bir derece de yaptılar. Başta dedik ama değil mi "tek zorluk teknik olsa keşke" diye. İşin bu tarafları aslında daha önemlidir; yine çıktı karşımıza pareto kuralı.
Reklam Panoları


Son olarak; bu şehrin bir eseri, bir bakıma hemşehrimiz olan SunAtolia hafta sonu ESPARK'taydı. Araç Eskişehir halkına tanıtılırken meraklılarına da Anadolu Güneş Takımı (Anadolu Solar Team) tarafından araç ve yarış hakkında bilgiler verildi. Aynı mekandaki fotoğraf sergisi de tüm yarışı özetliyordu. Halkın ilgisi de oldukça fazlaydı. Bu tanıtımın meyveleri seneye toplanır umarım. (Meyveler=gönüllü çalışan + tasarımcı + üretici + sponsor + en azından engel olmayan, bürokrasiyi azaltan insan + daha fazla bilinirlik + farkındalık +... )

Peki bu işe neden girişilir? Bu projede yer alan öğrencilere ilave not mu veriliyor, hayır. Öğretim görevlilerinin ekstradan avanta(s/j)ı mı var, ona da hayır. Tek amaç Avustralya'yı mı görmek, emin olun değmez.  O halde bunca çile bunca sıkıntı niye? Yine ben cevap vereyim kendimce;  "Eğer gitmişseniz ESPARK'taki tanıtıma, oradaki Anadolu Güneş Takımı üyelerinin gözlerinin ışıltısında, bakışlarındaki haklı gururda bulabilirdiniz yanıtı; başka bir neden aramaya gerek yok..."  

Yolun açık olsun SunAtolia. Yolun daha çok başındasın; yok yok 1675. km'sindesin, yarılamışsın sayılır. Unutma ki kalan yol sadece km hesabı ile ölçülmüyor. Buna rağmen önün açık, gideceğin daha çok yol, göreceğin çok yer var.

Tebrikler ve başarılar...



Kaynaklar:
http://www.worldsolarchallenge.org
http://www.anadolusolarteam.org
http://www.flickr.com/photos/globalgreenchallenge/6262489140/
http://www.porsukekspres.com/
http://www.trthaber.com/haber/bilim-teknik/sunatolia-turkiyeyi-temsil-edecek-6817/
http://itugae.com/

CAUTION - Solar Vehicle Ahead !

Otomobil markaları ne anlama geliyor?



Çoook eski bir yazımda otomobil markalarının isimlerinin esprili bir şekilde açılımlarını yazmıştım tam şurada --> http://www.babamonk.com/2011/06/araba-markalarnn-aclmlar.html#axzz1nVdcehYy
Şimdi ise başka bir yazıda markalarının nereden geldiklerinden bahsedelim.



Anadol
Ford mrka şase ve motor kullanılarak üretiln Anadol Türkiye'de seri olarak üretimi yapılan ilk otomobillerdendir. Anadol ismi, halk arasında yapılan yarışma sonucunda finale kalan Anadolu, Anadol ve Koç arasından seçilmiştir. Günümüzde az sayıda kalan örnekleri klasik kabul edilmekte, meraklıları tarafından korunmakta ve hala kullanılmaktadır.

Audi
Amblemdeki dört yüzük araba birliği için bir araya gelip ittifak kuran dört firmayı simgelemektedir. Audi ismi, firmanın eski yöneticilerinden olan mühendis August Horch tarafından verilmiştir. Markaya kendi ismini vermeyen Horch bunun yerine Latince’deki karşlığı olan Audi’yi tercih etmiştir.

Cadillac 
Arabanın ismi; 18’inci yüzyıl başında meşhur otomobil sanayi kenti Detroit’i kuran Fransız kaşif Antoine Laumet de La Mothe ya da diğer adıyla Sieur de Cadillac’ın adından gelmektedir.

Chevrolet 
General Motors’dan ayrılan Durant, İsviçreli uzman Louis Chevrolet’yle ortaklık kurmuş ve şirkete de onun adını vermiştir. Şirketin logosu İsviçre bayrağındaki haç işaretinden gelmektedir.

Chrysler 
Walter Chrysler’in otomobil firması Maxwell Motor Company 1924 yılında Chrysler ismiyle bir otomobil modeli üretip piyasaya sürmüştür. Otomobil çok tutup da model ismi markanın önüne geçince şirketin adını Chrysler olarak değiştirmişlerdir.

Devrim
Devrim, Türkiye'de tasarlanan ve üretilen ilk otomobildir. 1961 yılında 4 adet üretilen DEVRİM otomobillerinden sadece birisi günümüze ulaşmıştır. O da şu anda Eskişehir'de TÜLOMSAŞ Müzesi bahçesinde, özel olarak yapılan camlı garajda muhafaza edilmektedir ve halen çalışır durumdadır.

TÜLOMSAŞ'ta sergilenen Devrim Otomobili

TÜLOMSAŞ'ta sergilenen Devrim Otomobili

TÜLOMSAŞ'ta sergilenen Devrim Otomobili
(Fotoğraflar tarafımdan çekilmiştir.)


Ford
Kurucusu HENRY FORD un ismini almıştır. Mavi plaka üzerine süslü püslü harflerle yazılı Ford 1903 yılından bu yana kullanılmaktadır.

Honda
Honda’nın adı sahibi Soichiro Honda’dan gelmektedir.

Mazda 
Mazda Motor Corporation veya orijinal adıyla Matsuda Kabushiki-Kaisha, Hiroşima, Japonya temelli bir Japon otomobil markası. Mazda adı bilgelik ve akıl tanrısı olan Ahura Mazda’dan gelmekedir.

Mercedes
1900 yılında Avusturyalı girişimci Emil Jellinek araba devi Daimler’le bir anlaşma yapar. Yaptığı anlaşmaya göre Daimler 36 araba üretecekti ve bunların adı Jellinek’in 12’inci kızının adı olan Mercedes olacaktır. Hikaye böyle başlar...

Nissan 
Nissan, Japon iş adamı Aikawa’nın 1928’de kurduğu şirketine verdiği Nippon Sangyo’nun kısaltmasıdır. Nippon Sangyo ‘Japon endüstrisi’ anlamına gelmektedir.

Opel
Opel ismini firmanın kurucusu olan “ADAM OPEL”den almaktadır. Opel, ilk zamanlar sadece dikiş makinaları üretiyordu. 1899 yılında araba üretmeye başlayan Opel, ambleminde tekerlek içinde şimşeğe yer vermiştir. Amblemdeki tekerlek güveni, şimşek ise hızı simgeler.

Seat
İspanyol’un (Spain) S’si SEAT'a ilham vermiştir. 1919'da kurulan firma 1931 yılına kadar Fiat-Hispania adı altında satılmıştır. 90'lı yılların başında VW ile birleşmesiyle amblemin üstüne prestij, ilericilik ve dinamikliği simgeleyen büyük S harfi yerleştirilmiştir.

Toyota
Sakichi Toyoda 1933’e kadar dokuma tezgahı üreten bir üreticidir. Daha sonra otomobil üretmeye başlayınca, söylenmesi daha kolay ve kulağa daha hoş gelen Toyota markası tercih edilmiştir.

Volkswagen 
Firmanın adı Almanca’da "Halkın arabası" anlamına gelmektedir.

Volvo 
Bir İsveç şirketi olan Volvo’nun adı Latince’de "Yuvarlanıyorum" anlamına gelen "volvere" kelimesinden gelmektedir.


Derleme bir yazıdır...

Haçlıların Kahramanlık Hikayeleri !!!

Fransız Akademisi üyelerinden Funck Bretano'nun ifâdesine göre; vahşî hayvan sürülerinden farksız olan haçlı güruhu 1096 yılında Anadolu topraklarına saldırdıklarında, İznik civarında yakaladıkları müslüman çocukları parçalamışlar, etlerini şişlere geçirip ateşte kızartmışlar ve henüz pişmeden çiğ çiğ yutmuşlardı. Antakya'ya ulaştıklarında ise, başlarındaki kan içici papaz Pierre l'Ermit'in ısrarıyla şehid Türkler'in etlerini yemişlerdi. Onlar bu vahşeti icra ederken, ölenlerin zincire vurulmuş yakınları da surlardan büyük bir çaresizlik ve gözyaşı içinde olup biteni seyrediyorlardı. Brentano eserinde devamla, Fransızlar'ın millî destan (!) olarak kabul ettikleri "Chanson d'Antioche"den şu tüyler ürpertici satırları nakleder:

"Antakya önlerinde açlıktan şikâyet eden haçlılara, hıristiyan din adamı (!) Pierre l'Ermit şu tavsiyede bulunur: 'Açlığınızın sebebi korkaklığınızdır. Türk cesedlerini toplayın! Tuzlayarak pişirilirse daha lezzetli olur!" Bunun üzerine haçlılar onun dediğini yaptılar." (Funck Brentano, "Les Croisades", Paris 1934, s. 24.)


Bugün kendilerince medeniyet dersi vermeye kalkışan batılı ülkelerin nasıl bir dinî ve millî geçmişe sahip olduklarını, soylarının ve köklerinin nasıl bir asla dayandığını bu gibi "Millî Destanlarından açıkça görmek mümkündür. Avrupa dillerinin ilk yazılı eserleri olarak bugün okullarında okutulan bu gibi birçok destan, Türkler aleyhindeki söz ve iftiralarla doludur.

Kaynak:Hakikat Takvimi, 19 Şubat Pazar

Mangal Çeşitleri - Kütükten Rus/Fin Usülü Mangal

Google Abi'ye "Mangal çeşitleri" diye sorunca 1 numarada çıkan www.babamonk.com blogumda kütükten yapılma mangaldan daha doğrusu ocaktan bahsetmesek olmazdı değil mi?

Bazı bloglarda Fin Usulü Mangal diye geçiyor ama yabancı sitelerde araştırdığımda ise kimi yerde Rus Sobası (Rusian Stove) kimi yerde de Fin Sobası (Finnish Hand Made Stove) diye bahsedilmiş. Artık kim kimden almış bilinmez, Yunanlıların bizim yoğurdumuzu, baklavamızı ve hatta dönerimizi indira-gandi yaptığı gibi...

Buyurun size başka bir pratik ocak/mangal karışımı bir el yapimi arazi tipi ısıtıcı:

Önce boyu, pişireceğimiz malzemenin miktarına göre olacak şekilde eli ayağı düzgün daha doğrusu üstü altı tesviyeli bir kütük bulunur.


Baltayla da olur ama zor olur varsa motorlu testereniz onu kullanarak pasta misali 6-8 eşit dilime bölünür. Fakat en alta kadar kesip de kütüğü tamamen ayırmamak lazım.

Yarıkların içine gazete kağıdı buruşturularak tıkıştırılır.



Daha sonra da bir kibrit vasıtasıyla bu kağıt tutuşturulur.


Gazete kağıdından sonra kütük de tutuşmaya başladığında tava üzerine konulur. Hatta içine malzemeler de atılabilir. Örnek fotoğraflar Ruslar (yada Finliler / Finlandiyalılar) tarafından çekildiği için muhtemelen yemeği domuz eti ile yapıyorlar fakat biz domuz yemeyiz. Onun yerine kurbanda ayırıp da derin dondurucuya atılan  dana ya da koyun eti çıkartılıp kullanılabilir.


Etler kavrulduktan sonra patates, soğan da ilave edilir..


Yemeğin hazır olup olmadığı kütükteki yanan kısmın boyundan da anlaşılabilir. Hatta bunun için önceden kütüğün üzerine bir cetvel çizilirse daha iyi olabilir. (Nasıl ama tam bir mühendislik çözümü değil mi?) Her neyse yemek de olmak üzere

Ahanda oldu bile. Yemeği bir kenara alalım. Fakat...


...fakat kalan ateşi ziyan etmemek lazım. Şöyle odun ateşinde demlenen çaya ne dersiniz, iyi gider değil mi?
Yahu bu adamlar ne bilsin çayın tadını. Koymuşlar koca güğümü su kaynatıyorlar. Hadi neyse o da lazım... Maksat ateş boşa geçmesin, zayi olmasın.

Görüldüğü gibi mangala, sobaya, ızgaraya gerek yok. kütüğün kendisi ayaklı bir ocak zaten.

Diğer mangal çeşitlerimizi de görmek isterseniz buradan buyurun:
1) Yaşasın, mangal sezonu açıldı...
2) Mangal çeşitleri - Elektrikli/Tüplü, Endüstriyel tipler
3) Mangal çeşitleri - Bahçe tipi, Dekoratif
4) Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar  
5) Mangal çeşitleri - Katlanır - Taşınabilir
6) Mangal çeşitleri - Zorda Kalanlardan Yaratıcı Fikirler

Şu anda buradasınız --> 7) Mangal Çeşitleri - Kütükten Rus/Fin Usülü Mangal

YANDEX'in 404 Hata Sayfası Ürkütüyor


Şu meşhur rus arama motoru www.yandex.com.tr yi de kullanmaya başladım google'a alternatif olarak. Çünkü Google sahip olduğu güçten olsa gerek, yapmış olduğu burnu büyüklük uygulamaları ile zaman zaman canımı hakikaten fena halde sıkmakta. Daha önce de bir yerlerde yazmıştım, yaptığı bazı uygulamalar hiç yakışmıyor Google Abi'ye. Mesela benim yaklaşık 2.5 - 3 yıllık ömr-ü blogumda AdSense'den  kuruş kuruş biriken yaklaşık 30 USD'ye el koymuştu geçenlerde hile yaptığım gerekçesi  ile.  Hem de hiç bir açıklama yapmadan. Bir de hilekar damgası vurdu namıma... Ben o damlaya damlaya biriken kuruşlarla yıllık 200 USD'den fazla tutan alan adı kiralama (domain name registration) masraflarıma katkı sağlamaya çalışıyordum... Her neyse; dediğimiz gibi ne de olsa Google Abi 'miz.

Zaman zaman Google'a sadece arama motoru olarak değil diğer hizmetlerine de alternatifler çıktığında merakla bekliyorum ve deniyorum. Altavista, Lycos, vb. çoktan tarih oldu, Bing, Yahoo sürünüyor. Fakat şu Yandex fena gitmiyor hani. Google Map'a alternatif bir uygulaması var, Gmail benzeri yandex mail'i de... Görsel arama bölümü de fena değil. İyi gidiyorlar anlayacağınız, zaten Rusya'da google'a fark yapmış durumda. Öyle böyle değil 8 Milyar USD'lik değeri var yandex'in. Bizde acaba kaç tane fabrika bu kadar değerli?

Bu sabah kendime buradan bir-iki tane e-posta hesabı açtım. Başkaları benim kullandığım mahlasları (nickname) almadan hızlı davranıp da ben alayım dedim ama ne fayda, çoğu kapılmış bile.



Yukarıdaki görselde 60 saniyede Yandex tanıtılıyor. Sağlam bir altapı...

Yandex'i incelerken kendi sayfaları içinde bulunamayan bir yere denk geldiğimde aşağıdaki gibi 404 hataları verdi  (Google--> 404 çok meşhur bir hata kodudur. page not found error. Yandex --> 404 hata görselleri)


Adamların esprileri ürküttü beni. Baksanıza aşağıdaki ekran görüntüsüne. Bir sayfa aradık yandex'in kendi sayfaları arasında, hemen ÇOK GİZLİ dedi ve ilave etti:


ÇOK GİZLİ
Yandex'in gizli belgelerine eriştiniz. Bu sırları bilenler ara sıra, sırasıyla, sırra kadem bastı.
Bu gizli bilgi, bulgu ve belgelere tekrar tekrar erişmek isterseniz (hani lazım olur) size birkaç önerimiz var:





Bu da değişik bir felsefi yaklaşım. Biraz daha az ürkünç, şizofrence:
Bu Sayfa Aslında Yok
Şu anda okuduğunuz sayfa gerçekte bulunmamaktadır. Hatta, aslında şu an bu yazıları da okumuyorsunuz.
Hiçliğin kıyısındaki gezintinize devam etmek için şunları deneyebilirsiniz:





Yandex'in menşei Rusya olunca, Rusların da şimdi FSB ve SVR olan eski  KGB  gibi çok meşhur bir haber alma teşkilatı olunca insan korkmuyor değil. Yani bir sayfaya girdik hafif yollu tehdit edildik. Hani ben korkmam da çoluk çocuk var şimdi, ne olur ne olmaz...





Bölüm 7b - AĞAÇLARIN YUTTUKLARI - Kısım B

Doğanın muhteşem tasarımı ve bazen de insanların küçük müdahaleleri ile şaşırtıcı şekillerde gelişmiş ağaç fotoğraflarından bazılarını burada toparladım. Bana ilginç geldiği için burada topluca paylaşmak istiyorum. Fotoğraflar google taraması sonucunda birden fazla siteden özellikle de wikipedia, flicker gibi site ve kişisel blog sitelerinden elde edilerek derlenmiştir. Tarama sonucunda bir çok fotoğraf bulunmuştur. Bunların bazılarına, photoshop'lu olduğu için burada yer vermedim. Kendimce yaptığım kategorilere göre işte size bir görsel doğa şöleni:

Bölüm 7b - AĞAÇLARIN YUTTUKLARI - Kısım B


 Ev için ağacı kesmemiş, tebrikler!

Bu da böyle. İsrail'de ağaç kıymetlidir tabi.

Kaçmak için tel örgüye tırmanırken yakalanmış.


iyi ki bankta birisi oturmuyormuş yoksa ağaç onu da yutacakmış neredeyse






 

Ağaç mı parmaklık mı? Hangisi hangisini koruyor?






 Ortada ağaç var yandan geç


Postacıyı da yutmuş olmasın!


Yol kapanmış, neden acaba?

Bir ağaç daha bulunduğu bahçeden kaçmaya çalışırken yakalandı.



Bölüm 1 - İnsan Eli Değmiş Olanlar
Bölüm 2 - Tuhaf  Şekilliler
Bölüm 3 - Ayıplı Şekildekiler
Bölüm 4 - Devasa Ağaçlar
Bölüm 5 - Doğal Güzellikler
Bölüm 6 - İlginç Kök Oluşumları
Bölüm 7a - Ağaçların Yuttukları - Kısım A


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-