Eskişehir'den Gebze'ye doğru giderken Pamukova civarında, Sakarya Nehri'nin kıyısında mola vermiş bir leylek sürüsü gördüm. Sürünün bir kısmı yerde dinleniyordu bir kısmı da havadaydı.
Bu sene de leyleği havada gördük vesselam. Zaten geçen haftalarda Seul'e kadar varıp gelmiştim. Bu sene yine yollardayız anlaşılan, Allah'tan hayırlısı. Sağ salim gidip dönmek nasip etsin.
Fotoğraftaki burun bana ait :)
Çok uzun zamandır ilk defa bu kadar leyleği birarada görüyorum, ne güzel bir doğa olayı. Bu hayvanlar nesillerdir buradalar. Gidiyorlar dönüşte çocukları burada konaklıyor; bunlar gidiyor kimisi ölüyor dönemiyor, bu sefer de bunların yavruları aynı yollardan göç etmeye devam ediyor.
Biz navigatörlerle yolumuzu zor bulurken bu hayvanlar nasıl oluyor da binlerce km yolu hiç şaşmadan aşıp gidiyorlar?
Bır baska "Ar-Ge Bilgi Günü 1: Fırsatlar ve Destekler" etkinliği için yine Tübitak MAM'dayım bugün. Bu sefer ana tema "KOSGEB Destekleri" ve "SANTEZ Destekleri" Bugün ilgi bir hayli fazla. Dinliyoruz...
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.
Yeter ama artık yeter! Bloguma dokunmayın, kimi cezalandırıyorsunuz siz ve neden?
Her sene onlarca USD ödeyerek elimde tutmaya çalıştığım alan adlarını sizin şu saçma sapan yasaklarınız yüzünden kullanamıyorum. Evet size söylüyorum sayın BTK, Digitürk, blogger üzerinden korsan yayın yapanlar ve her kim varsa sebep olan. Neyi yasaklıyorsun, niye yasaklıyorsun? Sadece kendimizi kandırıyoruz. Yasaksa zaten sadece Türklere yasak. Yasağa neden olan içerikleri dünyanın diğer ülkeleri yine de görebiliyor zaten; ne iş?
Hem internette Türkçe sitenin azlığından yakınacaksınız hem de blogları yasaklayacaksınız. Bu nasıl bir zihniyet böyle... Sizin aklınıza çözüm yolu olarak sadece yasaklamak mı geliyor? Kendi vatandaşını potansiyel suçlu olarak görmek mi geliyor? Biri iki kişi yasadışı, korsan yayın yapıyor diye milyonlarca Türkçe sayfadan oluşan onbinlerce Türkçe site içeren blogspot toptan yasaklanır mı?
Madem öyle, kökten çözün olayı; kesin fiber kabloları, vermeyin elektrik falan bu sunuculara... Toplayın tüm bilgisayarları, kalemleri. Hem belki bazıları sakıncalı kitaplar yazmaya başlamışlardır. Bahaneyle bunları da engellersiniz....
Yeter !
Bu saçmalıklar nedeniyle, siz çok değerli takipçilerim ve bu sayfaya tesadüfen düşen internet sörfçüleri; bir müddet sitem www.babamonk.com adresinden değil http://babamonk.blogspot.com adresinden yayınlanacaktır. Tabi erişimde engellemeler hala devam edeceğinden en iyi ihtimalle yavaş ya da eksik yüklenecektir. Bazı widgetlar çalışmayabilir ya da istediğiniz sayfaya hiç erişemeybilirsiniz. Elimde olmayan bu nedenlerden dolayı, öğrendiğim üç kuruşluk bilgiyi de paylaşmaya çalışan bendeniz hepinizden özür dilerim.
:(
16-17 Mart 2011 tarihleri arasında Güney Kore'nin başkenti Seul'de düzenlenen Eureka Day 2011 etkinliğine firmam adına katıldım. Bu etkinlik bir anlamda 25 Ekim 2010 tarihinde Çırağan Sarayı'nda düzenlenen
Türkiye-Kore Ar&Ge İşbirliği ve Tanışma Toplantısı (Turkey-Korea R&D Collaboration Matchmaking Event ) etkinliğinin iade-i ziyareti gibiydi.
Güney Kore hükümeti MKE (Ministry of Knowledge Economy) ve oranın TÜBİTAK'ı olan KIAT (Korea Institute of Advancement of Technology) olarak bu etkinliği düzenleyip organize ettiler.
Ministry of Knowledge Economy'nin genel direktörü
Chang-Han Lee 'nin davet mesajı:
It gives me great pleasure as the Korean EUREKA High level Representative to invite European and Korea industrial technology R&D researchers and organisations to EUREKA DAY 2011.
As part of our strategic efforts to further the development of industrial research cooperation between Korea and Europe, the Ministry of Knowledge Economy is fully committed to supporting the tremendously important role that EUREKA plays in this strong relationship.
MKE is proud of our Associate Country status as part of this important research network and we are working hard to make Korea’s contribution to EUREKA both meaningful and fruitful.
This year MKE will emphasize the implementation of practical measures to improve the development of new projects. By extending this year's event into a second day, we are providing more time for our participants to meet and network, and by placing a greater focus on matchmaking support we aim to make your participation both more efficient and effective.
It is my hope that this event will make a significant contribution to the generation of EUREKA projects and to the strengthening of our links with our European colleagues. On behalf of MKE, I look forward to welcoming you to Seoul and to seeing you at EUREKA DAY 2011.
Chang-Han Lee
Director General, Ministry of Knowledge Economy
Korea EUREKA High Level Representative
Burada ağırlıklı olarak Güney Kore'li firmalarla tanışma imkanım oldu. Etkinlik 2 gün sürmesine rağmen sonrasındaki 2 günde de davet üzerine firma ziyaretleri gerçekleştirdim. Doğu insanı misafirperver ve sıcak oluyorlar. Zaten geçmişten gelen bir yakınlık da var aramızda.
Etkinlikle ilgili ayrıntılı bilgi
http://www.eurekaday.kr/ adresinden alınabilir.
Kore'den getirdiğim anılarımı yakın zamanda bir yazı dizisi halinde meraklılarına sunmak istiyorum. Şimdilik hoşçakalın.
3/26/2011 10:35:00 ÖÖ
gardening, kireç, nano jel toprak, nanojel, nemlendirici, others, partikül, SAP, super absorbent polymer, super slurp, süper emici polimer
Nanojel toprak diye
şurada satılan,
minik minik boncuk şeklinde olup da su ilave edince şişerek misket kadar büyüyen süper emici polimerden bir miktarı (super absorbent polymer) çalışma odamda dolabımın üzerinde tutuyordum. Kışın kaloriferler havanın nemini kuruttuğu için bu boncukların nemlendirme özelliğinden yararlanmış oluyordum. Birkaç ay sonra gördüm ki tuttukları suyu buharlaşma yolu ile vere vere iyice kuruyup küçülmüşler.
Bu boncuklar tekrar tekrar kullanılabildiği için yeniden su ilave ettim ve suyu emmelerini bekledim.
12 saat sonra kovadaki suyu tamamen emmişler, boncuk büyüklüğündeki polimer toprak (jel toprak) yeniden misket büyüklüğüne gelmişler.
Bu sefer ilk seferkine göre daha yavaş emdiler suyu. Sanırım bunun nedeni de ilk seferden sonra kururken üzerine yapışıp kalan toz, ve sudaki kireç parçacıkları. Bu parçacıklar (partiküller) polimerin yapısındaki gözenekleri tıkayarak su moleküllerinin emilmesini zorlaştırıyor.
Geç de olsa suyun tamamı süper tutucu polimer boncuklar tarafından emilmiş oldu. Tekrar dolabın üzerine kaldırdım odanın havasını nemlendirsin diye. Birkaç damla da güzel kokulu esans ilave ettim ki odam güzel koksun.
Böylelikle su tutucu polimerlerin bir kullanım alanını daha keşfetmiş ve uygulamış olduk.
Bu jellerden almak isterseniz şuraya göz atabilirsiniz (tıklayınız)
Esen kalın.
Her çeşmeden su içmenin faydasına inanırım. Gittiğim her yerde, gördüğüm çeşmelerden su içmeye çalışırım. Böylelikle vücudun ihtiyaç duyduğu değişik mineralleri vücuduma kazandırdığımı zannediyorum. Marketlerde de yeni bir su markası görsem illaki bir şişe olsun alır tadına bakarım. Benimki de böyle bir merak işte...
Bu her çeşmeden su içme merakımı biraz abarttım gittiğim her sahilden, her gölden, her nehirden su getirme alışkanlığına döndürdüm bir ara. Bir dönem gittiğim tatil yörelerinden yarım litrelik su şişeleri içerisinde sahilin kumundan ve denizinin suyundan doldurup getiriyordum.
Suyu taşıma ve depolamanın zorluğu nedeniyle bir dönem yapmış olduğum bu koleksiyonerliği çoktan bırakmıştım. Geçenlerde eski evimin deposunda bir şey ararken elime geçti bu su dolu şişeler. Şöyle yanyana dizip karşılarına geçtim ve fotoğrafladım yukarıdaki gibi.
Peki aranızda su koleksiyonu yapan var mı yoksa sadece ben mi uğraşıyorum böyle bir saçma koleksiyonla?
Türkiye içerisinde gittiğim yerlerden getirdiğim suları görüyorsunuz. Nerelermiş ben de bir hatırlayayım bu vesile ile:
- Titreyengöl
- Pamukkale
- Karahayıt/Pamukkale
- Side
- Ölüdeniz
- Altınkum
- Erdek
- Gazlıgöl/Afyon (Kaplıca suyu)
- Adrasan
- Olimpos
- Bir de bahçemdeki asmayı budadığımda kesilen yerden damlayan şifalı su
İşi abartmış yurtdışından da getirmiştim hatta. Mesela,
- Ren Nehri /Bonn-Almanya
- Venedik'in pis suyu
- Trevi Çeşmesi / Roma
- Sen Nehri / Paris
Güney Kore’den getirdiğim şişeye suyu çeşmeden doldurmuştum. Uçağa binerken bavulum kilo sınırına takılınca fazla ağırlıklardan kurtulmak için bu suyu da dökmüştüm. O nedenle sadece şişesi duruyor.
Eksik olmasın benim su biriktirdiğimi gören eş dostta gittikleri yerden su getirmişti. Bunlar,
- Atina / Yunanistan
- Kumköy / Side
- Kındıl / Kemer
- Dalaman
Aslen nasıl başladı bu hobi tam hatırlamıyorum ama galiba şöyle olmuştu. Ben bir zaman Side’ye giderken işyerinde bir abime “-Var mı oralardan bir isteğiniz” diye sormuştum. O da “-Bu sene gidemedik bari bir şişe deniz suyu getir” demişti. Sanırım böyleydi ilk şişe suyumuzun gelişi. Daha sonra bunları gittikçe getirmeye başladık. Sonra da baktık işyerindeki dolabın üstü dolmaya başlıyor atacaktık ki ben yine kıyamadım hepsini eve götürüp tavan arasına atmıştım. Evet evet böyle başlamıştı bu hobi. Daha sonra da ilerletmiştim gittiğim yerlerden su getirme işini ama artık devam ettiremiyorum; hevesim de kalmadı. İsteyen olursa gönderebilirim. Bir işe yarar belki.
Su gibi aziz olun, su gibi ömrünüz olsun...
"Bu siteye erişim mahkeme kararı ile engellenmiştir"
Peki neden? ne yaptım ben size?
www.babamonk.com'un da host edildiği yani yayınlandığı yer olan
www.blogspot.com (ya da
www.blogger.com) sunucuları, "bir-iki kendini bilmezin" çok ayıp, yasak, öcü, cısss, aman ha, gibi şeyler yayınladığı için kökten çözüm olsun diye tamamen yasaklanmıştır. Tabi sadece Türkiye'de. Tam Türk işi bir çözüm; "
yassah hemşerim" zihniyeti.
Bloguma giren takipçilerim ya da internet sörfçüleri, kullanmış olduklar DNS'e göre sayfanın farklı yerlerinde erişimin engellendiğine dair ibareler görebilir, bazı widget'lara ya da bazı sayfalara erişemeyebilir. En iyi ihtimalle bağlantı çok yavaş olacaktır. Belirsiz bir süre için yaşanan bu durumdan dolayı benimle hiç ama hiç alakası olmamasına rağmen ben şahsen özür dilerim.
Bir kere site yasaklamak ne demek, hangi çağdayız? Bir siteye erişim yasaklanabilir mi? Bunun saçma olduğunu sayın başbakanımız bile söylemedi mi? "Ben youtuba'a girebiliyorum siz de girin" demedi mi? Hadi tamam siteye erişimi engelledin de ne oldu, yine de girilemiyor mu? Zaten sadece Türkiye içerisinde engellenmiş, yasaklanmaya gerekçe olan şeyler yine orada duruyor ve tüm dünya ona erişiyor zaten.
Madem "sana göre, senin işine gelmeyen" içerikler var sadece onu engelle tüm sunucuya erişimi neden engelliyorsun, arada benimki gibi milyonlarca blogun ne suçu var? Ben o kadar emek gösteriyorum, bir şeyleri paylaşmaya çalışıyorum üstüne bir sürü de masraf ediyorum sen ne hakla beni de engelliyorsun? Ben ne yapmışım sana, ne suç işlemişim? Böyle bir zihniyet olur mu?
Youtube'a getirilen erişim engelinden dolayı aynı IP blogunu kullanan Google MAP, adserver, blogspot, blogger gibi bir çok servis de engellenmekte. Bu engeli aşmak için yapılan DNS değişiklikleri bir çözüm getirse de erişimin eksik ya da son derece yavaş olması ayrı bir sorun.
Özellikle blog yayıncılarını mağdur eden bu saçma erişim yasağına karşı bir yöntem olarak şuradaki yazımdakileri uygulayabilirsiniz. Eğer ki bu yazımı okuyabiliyorsanız yöntem çalışıyor demektir.
Tıklayınız-->
Esen kalın.
3/02/2011 12:42:00 ÖS
altınpark, anfa, ankara, aydınlıkevler, demiryolları, demiryolu, eurasia, fair, fuar, railway, rolling stock, tcdd, tramway, türkel, yht, yüksek hızlı tren
Ankara Altınpark'da Eurasia Rail Turkey fuarı düzenlenmekte. 2 - 5 mart 2011 tarihleri arasında devam edecek. Çalışmakta olduğum firma demiryolları konusunda Türkiye'de önemli bir yere sahip. Bu nedenle biz de buradayız. Standımıza bekleriz. Şu anda blogumdan canlı yayındayız. Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım açılış konuşması yapıyor tam şu anda. Öncesinde TCDD Genel Müdürü Sayın Süleyman Karaman bizlere Türkiye demiryolları hakkında genel bir bilgi vedi.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım konuşmasında, ''Kim gelirse gelsin demiryollarındaki bu kalkınma hamlesini, bu büyük projeyi durduramaz. Çünkü artık hızlı tren yol aldı, gidiyor. Eskişehir'i geçti, İstanbul'a, Konya'ya, Sivas'a doğru gidiyor, Erzincan'a, Kars'a doğru gidecek'',
''Demiryollarını ayağa kaldırmaya azmettik, karar verdik. Bu yoldan artık bizi kimse döndüremez. Kim gelirse gelsin demiryollarındaki bu kalkınma hamlesini, bu büyük projeyi durduramaz.” dedi.
Hazır bakanım da buradayken şu blogspot yasağını da sorsam mı acaba? Malum internet de ulaştırma bakanlığının kapsamında. Esen kalın.
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.
Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.
Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.
Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-