Kene hafif geldi bir akrebi deneyelim...

Sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim.

Onlar da bizim şehidimiz...

Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.

Kendiniz Yapın: Tenekede Tavuk Pişirme Aparatı

Tenekede tavuk pişirebilmek için kendiniz evde malzemelerle son derece basit ve pratik bir aparat yapabilirsiniz.

Altın Oran ve Kabe

Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…

Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar

"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz. Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...

İyi Bir Tabletten Neler Olur?

Bir tablet bilgisayar evdeki hangi cihazların yerine geçebilir?

İsrail domatesine rakip: Pembe domates!

Habertürk'ün 22 Ağustos 2011 Pazartesi, 16:26:15 tarih ve zamanlı bir haberini paylaşıyorum.
Ben de bir Pembe Domates Ağı üyesi ve dolayısı ile kendi çapında naçizane tohum dağıtıcısıyım...

Konuyla ilgili diğer yazılarım için bakınız:



Yerli ürün pembe domates, son yıllarda yine gözde hale geldi!
İsrail domatesine rakip: Pembe domates!

Anadolu topraklarında asırlardır yetiştirildiği bilinen ancak üretimi azalan yerli ürün pembe domates, son yıllarda yine gözde olurken, doğal ürün olması dolayısıyla İstanbul'da kilosunun 10 liraya ulaşan fiyatlardan satıldığı bildirildi.

Alınan bilgiye göre, ince kabuklu, kendine has kokulu, etli ve Türk damak tadına sahip oldukça lezzetli olan pembe domates, Anadolu'nun yerli ürünleri arasında yer alıyor.

Özellikle yaz aylarında yetiştirilen bu ürün, üretiminin azalması nedeniyle yıllardır kırsal alanda yaşayanlar tarafından az miktarda üretilip, tüketiliyor.

Raf ömrünün kısa olması nedeniyle pazar ve marketlerde fazla yer verilmeyen pembe domates, son yıllarda gözde olurken, vatandaşların fazla talep etmesiyle pazar yerlerinde daha çok satılmaya başlandı.

Tarla domateslerinin Ramazan ayında, ortalama 1 liradan satıldığı Bursa'daki pazarlarda pembe domatesler, kilosu 4 liraya varan fiyatlardan alıcı buluyor.

Yalova Ziraat Odası, yerli tohumdan üretilen pembe domatesin il genelinde yaygınlaştırması için çalışma başlatırken, bu yıl 20 bin kök fidenin dikimini gerçekleştirdi.

Yalova Ziraat Odası Başkanı Şaban Beşli, Yalova'nın dağ köylerinden buldukları pembe domatesin daha fazla üretilmesi için yoğun çalıştıklarını belirterek, üretilen domateslerin dolgun fiyatlarla pazarlandığını anlattı.

Pembe domatesi iyi tarım uygulamalarıyla üretmek istediklerini belirten Beşli, şunları kaydetti:

''İsrail'in hibrit tohumundan üretilen domatesine karşı Yalova'nın pembe domatesini yetiştiriyoruz. Türk halkı, daha lezzetli olan kendi yerli ürününü tüketmeli. İsrail tohumları yüzünden domatesimizin kalitesi bozuldu.

Domateslerin sadece yazın tüketilmesi için harekete geçtik. İnsanlar, Osmanlı'dan kalma doğal ürünümüzü tüketsin istiyoruz. Yalova'nın bazı köylerinde yetişen pembe domatesler, İstanbul'da satılıyor. İstanbul'un pahalı yerlerinde kilosunu 10 liradan sattıklarını söylediler. Daha çok üretilirse, daha ucuza tüketilebilir. Biz bu konuda kararlıyız.''

PEMBE DOMATES AĞI...
Yalova'daki gibi birçok yerleşim biriminde pembe domatesin üretimiyle ilgili çalışma yapılırken, bu yerli ürünü yaşatmaya, daha fazla kişiye ulaştırma çabasında olan kişilerce de Pembe Domates Ağı (PDA) kuruldu.

İnternette yer alan, ülkedeki doğal pembe domatesleri, kentlerde, evlerinin balkon ve bahçelerinde doğal tarım yöntemleriyle yaşatmaya çalışanların oluşturduğu toplumsal bir ağ olan PDA'nın üyeleri, tohumları parayla satmıyor, yaygınlaşması için ağa katılanlarla paylaşıyor.

Ağı kuranlar, ilk kez 2005 yılında tanıştıkları pembe domatesi beğenmeleri ve Anadolu ürünü olduğunu öğrenmelerinin ardından, tohum elde ederek harekete geçiyor.

Önce tohumları paylaşan kurucuların oluşturduğu ağa, ilk başta 5-10 kişi katılırken, bu yıl itibarıyla üye sayısı 2 bin 500'e kadar ulaşıyor.

Ağ üyeleri, kendi yetiştirdikleri pembe domateslerle ilgili hikayelerini, yakaladıkları lezzeti, üretimde yaşadıkları zorlukları ve sevinci paylaşarak, ürünün yaygınlaşmasında önemli rol oynuyorlar.

Yerli ürünlerin korunmasından yana olan PDA'nın manifestosunda şunlar yazıyor:

''Bizler, 2006'da bu ülkenin ürünü olan ve gelecek kuşaklara miras bırakılması gereken doğal tohumlara, nesli kurumaya yüz tutan, leziz pembe domatesler üzerinden sahip çıktık. Onları, 2007 ve gelecek yıllarda da evlerde, balkonlarda, bahçe ve tarlalarda, temiz toprak ve doğal yöntemlerle yetiştirmeye azimliyiz.

Bu domatesleri aynı renk, aynı güzel koku, aynı lezzet ve aynı doğallıkta sürdürebilmesi için elde ettiğimiz tohumları çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmakla sorumluyuz. Bunun için kendi aramızda yardımlaşırken tohumlarımızın genetiği ile oynanmaması, terminatör teknolojiler eliyle endüstriyel hale gelmemesi için pembe domates ağının genişlemesine çalışacağız.''


Yolun açık olsun SunAtolia

Anadolu Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu Anadolu Güneş Takımı, yeni araçları "SunAtolia" ile Avusturalya yolcusu. Dünyanın öbür ucundaki Avusturalya'yı kuzeyden güneye 3000km'den fazla yolu sadece güneş enerjisi kullanarak geçmeye çalışacaklar.

Ekip bugün yeni araçlarını AÜ Yunusemre Kampusü Öğrenci Merkezi Salonu'nda düzenlenen, Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Enver SUVACI, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuncay DÖĞEROĞLU ve Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Savaş ÖZAYDEMİR'in de katıldığı bir toplantı ile basına tanıttı.



Dünyadan birçok üniversitenin katıldığı, dünyanın en büyük ve en önemli Güneş Enerjisiyle Çalışan Araba Yarışı olan ‘World Solar Challenge in AVUSTRALIA’ da hem ülkemizi, hem Eskişehir'imizi hem de Anadolu Üniversitesi'ni temsil edecek olan Anadolu Güneş Takımı'na şahsım adına başarılar dilerim.

Takımın çok çalıştığını, iyi bir araç hazırladıklarını ve daha da önemlisi inançlı ve istekli olduğunu çok yakından biliyorum. Katılmanın dahi büyük bir başarı olduğu bu uzun ve zorlu yarıştan başarılı bir sonuçla dönmelerini diliyorum ve döneceklerine de inanıyorum.

Yolunuz açık olsun Anadolu Güneş Takımı, yolun açık olsun SunAtolia.

.

Bundan böyle domatesler de işyerimizdeki KüçükBahçem'izden...

Bir kaç iş arkadaşımla birlikte bir şeyler yetiştirmeye çalıştığımız işyerimizdeki KüçükBahçem'ize ilk kazmayı 15 Haziran'da vurmuşuz. İlk mahsullerimizi de 2 Temmuz'da almışız bu sene. Bir vakit geldi ki günde adam başı 7-8'er adet salatalık toplar olduk.

Şimdilerde domateslerimizi de toplamaya başladık.


Kargalardan ve farelerden kurtarabildiklerimizi bir araya getirince 3 kişi zor taşıdık! Daha sonra bunları yine 5'e böldük, kolilere doldurduk. Koli koli domates...
Kurada benim payıma düşen koliyi görüyorsunuz yukarıda. Tam olarak 2670 gram domates düşmüş payıma. Hiç fena değil, hıyarlar ve biberler de hediyesi...


Kuşlar, rengiyle dikkat çektiği ve kabuğunu kolay delebildiklerinden olsa gerek özellikle domateslerimizi telef ediyorlar. Tamam, onlar da karnını doyuracak da biraz da başkası beslesin. Baktık olacak gibi değil biz de domateslerimizin ve biberlerimizin üstlerine file gerdik. Bu sayede zarar veremiyorlar mahsullerimize.



16 Ağustos 2011 itibari ile işyerimizdeki KüçükBahçem'izin genel görüntüsü.


Sonradan jeton düştü biz niye patates de ekmedik ki? O kadar da boş arazimiz var halbuki... Artık seneye nasipse.


Esenlikler...



Dikelek Çileklerim Yatalak Oldu

"Haydaa dikelek de ne demek?" diye merak edenlere yazımın sonuna bakmasını tavsiye ederim; kendisi en beğendim karikatürlerden birisi olur.

Biz gelelim şimdi kendi olayımıza; KüçükBahçem'de yer sıkıntısı olduğundan en ufak toprak parçasını bile değerlendirmeye çalışıyorum. Hatta toprağın yetmediği yerde topraksız tarıma başvuruyorum. Bunun bir uygulaması ise bir yağmur suyu borusuna perlit doldurarak yapmış olduğum çilek saksısı. (Aslında buna saksı mı denir onu da bilemiyorum). Şöyle bir şey;




İçi perlit dolu, dışı beyaz çorap ile sarılı olan boruyu yukarıdaki fotoğraftan da görebileceğiniz gibi evimin dış duvarına astım. Boruda açtığım deliklere de çilek fidelerini yerleştirdim. Topraksız tarım dedik de susuz tarım anlamına gelmiyor bu elbette. Aksine, perlit nötr yani içinde herhangi faydalı yada zararlı bir mineral içermediği için sulama daha da önem kazanıyor. Suyun içerisine gerekli minarelleri uygun oranlarda ilave etmek gerekiyor. Bu mineralleri seracılardan temin etmiştim. Zaten şuradaki ilk yazımda bunlardan bahsettiğim için burada yeniden ayrıntıya girmeye gerek yok.

Suyu ise bir boş kola şişesi ve serum aparatı aracılığıyla borunun en üstünden damla damla veriyordum. Fakat şişeyi doldurmayı unuttuğumuz ya da evde olmadığımızda suyunu veremediğimiz için bir çok kez bitkilerin kurumasına neden olduk. Ayrıca verdiğimiz mineralli suyun fazlası da boşa akıp gidiyordu. Sonradan borunun en altına küçük bir yoğurt kovası ilave ederek fazla suyu burada toplayıp yeniden kullandım.


Şimdi ise işi biraz daha otomatiğe bağlamak için dikelek olan çilek boru-saksıyı (hah bu terim daha iyi oturdu) yatalak hale getirdim. Şöyle ki;


Boruya hafifçe bir eğim verdim ki su yerçekiminin etkisi ile aşağı doğru yavaşça akabilsin. Mineralli suyu da damacanadan temin ederek daha önce otomatik sulamalı saksımda kullandığım su motoru ile boru-saksının üstünden veriyorum. Yukarıdan verilen ve bitkiler tarafından kullanılmayan suyun fazlası yavaşça huniye oradan da damacanaya geri dönüyor. O da şöyle oluyor;


Son derece basit bir düzenek. Aklınıza niye boru-saksıyı yatay duruma getirmek için uğraştığım gelebilir. Aslında bunun yanıtı da basit. Kullandığım akvaryum motoru suyu en fazla 1 metre yukarıya kadar basabiliyor. Borunun yüksekliği ise yaklaşık 2m kadar yani motor, suyu boru-saksının en üstüne kadar basamadı. Daha güçlü bir akvaryum motoru ise çok pahalı. Evde boşta duran dalgıç pompa da damacanayı su daha devirdaim olamadan 15 saniyede tamamen boşaltıyor, bu nedenle onu da kullanamadım. Bu durumda en basit çözüm dikelek boruyu yatalak -aslında biraz "köşegenelek" (bu terim de benden Türkçeye hediye olsun) olarak duvara asmak oldu. Motoru bir zamanlayıcıya bağladım, bir saat çalışıyor bir saat dinleniyor. İşte böyle...




Unutmadan, artık halka mal olmuş o efsane karikatür:




Esen kalın.


.

Peppinolar ve Altın Çilekler de Göründü

Bu sene KüçükBahçem'de geleneksel domates-biber-patlıcan üçlüsünün yanı sıra değişik bir şeyler de deneyeyim diye Peppino ve Altın Çilek de dikmiştim. Takip edenler bilecektir; Altın Çilekleri marketten aldığım çileklerden birinden elde ettiğim tohumlardan kendim çimlendirmiştim. Peppinoları ise İstanbul'da Mısır Çarşısı'nın yanındaki tohumculardan fide olarak almıştım.

Şimdi bunlar KüçükBahçem'de büyüdüler ve hatta meyveye durdular.





Yukarıdakiler peppinolarım. Süs kabağı, domates ve patlıcanların arasında biraz gölgede kaldılar, bu nedenle gelişimleri biraz yavaş olsa da iki üç tane meyvesini görmüş olduk.

Aşağıdakiler de altın çileklerim. KüçükBahçem'dekilerin yanısıra yer kalmadığından birisini saksıya dikmiştim. Onda da meyveler var, inşallah yemek de nasip olur.

 

Meraklısı için henüz kızarmamış pembe domateslerim ve...

ve KüçükBahçem'in genel durumu.
 
Susaklar nasıl olmuş? KüçükBahçem'in üstünü aydınlatma ampulü gibi sardılar. Kaç tane olduğunu sayabilecek var mı?


Şimdilik haberler bu kadar, BabaMonk KüçükBahçem'den bildirdi...

Esen kalın...
.

Fındık toplama aleti


Öpücük kuralı, "Keep It Simple'n Stupid, KISS" yani basit ve aptalca olan çözüm iyi bir çözümdür ya programcılıkta, bu deyim şu ilginç Fındık Toplama Aleti için de geçerli sanki.

(Video açılmazsa bir de şu linki deneyiniz: http://www.youtube.com/watch?v=hgLhgLG6Lc0 )

Son derece basit ve hatta aptalca ama iş görüyor gibi. Gibi diyorum çünkü bende fındık ağacı falan yok, denemedim o yüzden. Belki zeytin toplamada da kullanılabilir, neden olmasın... Ben sadece videoyu izleyerek yorum yapıyorum.

Diğer bazı fındık toplama aletleri hatta alet olmaktan öte makineleri için bakınız:
http://www.findiktoplamamakinasi.com/
http://www.teknikmakine.net/fhm200.html

İşinizin ölçeğine, ağaçlarınızın adedine göre karar sizin elbet.

Esenlikler.

Hoşgeldin Ramazan


 Ramazan ayını sadece sahura kalkma,aç susuz kalma akşam ezanıyla iftar yapma olarak görmemek lazım. Bu ay, kötü sözden arınma, yetim hakkına el uzatmama, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, barış, birlik, beraberlik, kardeşlik duygularımızı güçlendireceğimiz ve nihayetinde kucaklaşarak bayram edeceğimiz bir aydır.

Tüm İslam dünyasının  Ramazan ayını kultar sağlık, mutluluk ve huzur dilerim.




"O Ramazan ayı ki irşad için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!" (Bakara suresi 185. ayet)
http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/185.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
  
Allah hepimize ramazanın bereketinden faydalanmayı, boşu boşuna aç susuz kalanlardan olmamayı nasip etsin.
.




Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-