Dostlar, burası da benim blogum; vatana millete hayırlı olsun.
Neden mi Baba Monk? Monk diye bir dizi var; izlemişseniz bilirsiniz oradaki baş karakter "Adrian Monk" biraz! takıntılı bir adam.
Farkettim ki benzer yönlerim var. Hatta oğlumun da benzer huyları var. O yüzden ben "BABA" oğlum da "OĞUL" MONK :)
Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.
Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…
"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz.
Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...
Küçük bahçemden bu seneki ilk ürünleri topladım. Biraz sivri biber, biraz acı saksı biberi bir adet de patlıcan.
Kızarmaya başlamış domateslerim de var. Onları da 2-3 güne kadar toplarım. Her gün tadımlık çileğimi zaten alıyordum onu perlit içinde boruda yetiştirdiğimden hesaba katmıyorum. Ya marullar? Tabi ya nasıl da unuttum; daha önce söküp de salataya kattığımız 3-4 kök marul vardı. İlk hasatım bu marullar olmuştu; marulu yiyelim ama hakkını yemeyelim değil mi?
Toplarken gözüme çok görünmüştü ama hepi topu 64 gr sivri 7 gr acı saksı biberi
Tek bir patlıcan 144 gr geldi. (Burun desteği yok...)
Fotoğraflardaki domatesin alt yarısı kararmıştı o yüzden koparttım.
Bunlar bir önceki günden. 60-70 gram da bunlar gelir herhalde.
Tekrar merhabalar, geçtiğimiz günlerdeki acı-tatlı telaşlarımız nedeniyle bahçemle ilgili yazılara biraz ara vermiştim. Tabi küçük bahçemi ihmal etmedim ama o zamandan beri de bloguma yazamamıştım; peki şimdi var mısınız küçük bahçemde minik bir gezintiye…
Evimin önündeki küçük bahçem
Önce bütünü bir görmek lazım, ben de merak ediyorum aslında ne nerede diye. Bu fotoğrafı işaretlerken belli oldu, biraz fazla abartmışım…
Saat 11.30 itibari ile kızım PINAR dünyaya gelmiştir. Bu mutluluğumu siz değerli dostlarımla da paylaşmak istedim. Kızımı henüz ben bile görmüş değilim. Ayrıntılar ve fotoğraflar çok yakında burada...
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.
Flaş, flaş, flaş!!! Son dakika Olay yerinden canlı canlı..
Eskisehir'den İstanbul'a gidiyorduk TEM üzerinden. Korutepe tünellerini geçip İzmit.e girmek üzereyken fotoğrafta da görebileceğiniz gibi çınarlıdere viyadük'ünde sıkıştık kaldık. Tam 1.5 saattır 10 metre ilerleyemedik. İleride kaza var herhalde kuyruk kilometrelerce...ne olduğunu bilen varsa yorum bıraksin. Daha da gecikecek olursak ekmek ve su da isteyebilirim. Hakkınızı helal edin...
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.
---- 16 Temmuz Cuma eklendi...----
Kendi şeridimizde herhangi bir kaza kalıntısı veya herhangi bir iz göremedik ama karşı şeritte küçüklü büyüklü 3-4 kaza vardı. Bir tanesini fotoğraflayabildim. Galiba bizim şerit de bu kazayı izlemek isteyenler tarafından kapatıldı diye düşünüyorum. Ama 1 saat 45 dakika da izlenmez ki birader futbol karşılaşması gibi...
Toprağa aktardığımda boyu bir karış bile olmayan domates fideleri şimdi destek çubuklarını bile yerinden sökerek büyüdü gitti.
İlk diktiğim destek çubukları yetersiz kalınca hurdacıdan aldığım 4 adet demir boruyu derince çaktıktan sonra aralarına sağlam çamaşır ipi de bağlayarak sabitledim. Domates bitkilerini de sağlam iplerle, zedelemeden bu kalın ipe bağlayarak "askıya aldım". Böylelikle yerlerde sürünen dallar biraz kendine geldi.
Bir domates bitkisinden kaç tane domates alabilirsiniz? 25, 40, 90, 240... Bir rekordan bahsedeceğim; biraz daha atın 850, 1200... Tam 13.000 (13 bin, on üç bin) adet domates hem de tek bir tohumdan...
Bu Japonlar her şeyin küçüğünü yapacak değil ya bu sefer de bir Japon profesör Shigeo Nozawa tek bir tohumdan tam 13 bin adet domates alabildiği dev domates ağacını yetiştirmiş. GDO yok, hormon yok sadece bilimsel yöntemlerle, hidrofonik tarım yaparak gerçekleştirmiş bu mucizeyi. Nozawa, bitkiye sadece taze su ve gübre vererek bitki başına 12,000’den fazla dev “hiponika domatesi” yetiştirmeyi başarmıştır.
"Yaptığım tek şey ağaçların büyümesine zarar verebilecek koşulları ortadan kaldırmak. Ağaçların kendi güçlerini ortaya çıkarmalarını kolaylaştırdım” diye özetlemiştir yaptığı uygulamayı.
Hiponika yöntemi, bitkileri hava ve su kullanarak büyütme yöntemidir. Bu yöntemde toprak veya organik gübre kullanmaz. Suyun içerisine yoğunlaştırılmış besin ve hava karıştırılıp sürekli devirdaim ettirilerek bitkinin beslenmesi gerçekleştirilir. Tüm bitkiler hiponik metodu ile yetiştirilebilir.
İşin püf noktası: bitkinin tam da büyüme çağındayken su ve mineraller gibi çevre faktörlerini bolca vererek bitkiye büyümesi için uygun bir ortamdasın mesajını vermektir.
İşte o ağacın ve hikayesinin videosu, 13 dakika:
(Selahattin Yılmaz'ın izniyle / ağaçlar.net. Kendisi de bu videoyu Antalya Growtech Tarım Fuarında, Hyponica Tarım Ltd. şirketi yetkilisi Ziraat Müh.Mehmet AKBABA'dan temin etmiş. Kendilerine bu paylaşımından ve bana da paylaşma izni verdiğinden dolayı teşekkürlerimi sunarım.)
Geçenlerde bizim şirketin yeni yerinde, öğlen arası arkadaşlarla oturuyorduk. Benim bahçe ile ilgili uğraşılarımdan bahsettim. Dedim ki "Öğlenleri burada vakit geçirmek için boş boş oturuyorsunuz. Bu kadar boş yer var, tarla toprak müsait. Zaten en verimli tarlaların üzerine yapılmış bu fabrikalar... Sizin yerinizde olsam şurada boş duran yerlere bir şeyler dikerdim. Toprak hazır, su hazır...Hem yediklerimizde eski tatlar yok diyorsunuz, hormon, kanser diyorsunuz, hem de kendiniz organik bir şeyler yetiştirmiyorsunuz dırdır da dırdır..." Arkadaşlar hemen gaza geldiler, aldılar ellerine çapayı kendilerine yer hazırladılar...
Geçen gün bir daha gittim baktım ki gerçekten de bir şeyler yapmış bizimkiler. Şaşırdım; çünkü özellikle biz mühendisler hemen gaza geliriz ama neticelendirmede başarılı değilizdir. Baktım domates, kekik, karpuz, biber dikmişler. Ödül olarak ben de onlara ödül olarak 40 günlük fasülyelerden ve ev yapımı gübreden verdim :)
Hadi bakalım dalından koparıp yemek de nasip olur inşallah.
Sandıkta yetiştirmekte olduğum patatesler uzadıkça dibine toprak ilave ediyorum. Böyle böyle ikinci katı çıkmıştım. Artık bu da yeterli olmadığı için kaçak bir kat daha çıkarak üçüncü katı da ilave ettim. Bu işleme bitkinin büyümesinin durmasına, çiçek vermesine kadar devam edilebilirmiş. Fakat ben artık daha fazla kat çıkamayacağım, bu kadarı yeterli.
Öncelikle sandıkların tabanını dekupaj testere ile keserek çıkarttım. Sonra ızgaralı yapıda olduğu için toprak dökülmesin diye iç çeperlerini parça plastik ve muşambalarla kapattım.
(Bu yazıyı facebook'tan okuyorsanız, yazının tamamına yukarıdaki başlığa tıklayarak ulaşabilirsiniz.)
Bu yıl 8.si düzenlenmekte olan IEEE Türkiye Öğrenci Kolları ve GOLD Kongresi ve Region 8 Buluşması, 2-7 Temmuz 2010 tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi IEEE Öğrenci Kolu tarafından Eskişehir’de gerçekleştirilmektedir.
İlki 2004 yılında Eskişehir’de, Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen Türkiye IEEE Öğrenci Kolları ve GOLD (Graduates Of the Last Decade) Kongresi, bu yıl Anadolu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilmek üzere katılımcılarını bekliyor.
Kongre, Türkiye’nin yaklaşık 50 üniversitesinde öğrenim gören 250 IEEE öğrenci üyesini, GOLD üyelerini ve IEEE 8. Bölge(Afrika,Avrupa ve Ortadoğu)’den 150 uluslarası katılımcıyı bir araya getirerek, katılımcıların kişisel, teknik ve kültürel gelişimlerine çeşitli seminer ve eğitimlerle katkıda bulunan, profesyonel deneyimlerin aktarıldığı sosyal bir paylaşım platformu oluşturuyor.
Kongrenin yapıldığı bina Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi
OğulMonk kocaman olmuş da kreşe bile gidermiş.
3 yaşını doldurur doldurmaz OğluMonk'u kreşe verdik. 2 Temmuz 2010 Cuma kreşteki ilk günüydü. Kısa bir süre sonra OğulMonk'a bir de kızkardeş geleceği için şimdiden kreşe verelim dedik. Çünkü kardeşi geldiken sonra gönderecek olursak kendisini ikinci plana itilmiş hissetmesin istedik.
Sıpayı "oğlum kocaman olmuş da okula da gidermiş" gazı ile götürdük, teslim ettik görevlilere.
Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.
Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.
Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim. -=(RaideR)=-