Bu gövdesini böcekler istila etmiş gibi duran ağaç, meyvesini gövdesinden veren Brazilya Üzümü ya da orijinal adıyla Jabuticaba. Bu tür şeylerde latince isim olmazsa olmaz diyorsanız bu da latince adı: Myrciaria cauliflora. “Çiçek açar” anlamına gelmekteymiş.
Ben gidip yerinde canlısını görmedim ama bir yerde fotoğrafları denk geldi biraz google'ladım. Öğrendiklerimi sizinle de paylaşayım istiyorum.
Mersingillerden, sulu bir yaz bitkisiymiş. Bu özelliğinden anlaşılıyor ki suya ihtiyaç olan sıcak yerlerde yetişiyor aynen karpuz gibi. Allah her şeyi bir amaç için büyük, evrensel sisteme uygun olarak yaratmış nitekim. Sadece Güney Amerika'da bulunan bu ilginç ağaç özellikle Paraguay, Arjantin ve Brezilya'da bol miktarda bulunmaktaymış.
Meyveden önce ağacın gövdesinde çiçekler açıyormuş aşağıda da görebileceğiniz gibi.
Sanki gövdeye pamuk yapıştırılmış gibi değil mi?
Sonra çiçekler büyüyünce de içinde meyve oluşmaya başlıyormuş. Önceleri yeşil olan Jabuticaba meyvesi sonra kararıp tam anlamıyla morarıyormuş.
Her ağaç 2 yılda bir meyva veriyormuş. Blueberry - yabanmersinine benzeyen meyveleri dalından koparılıp yenebildiği gibi kurutularak da tüketilebiliyormuş. Bir meyvenin çapı yaklaşık 4 cm kadar ve içinde de 4 adede kadar büyük tohum içermekteymiş. Çilekten biraz daha büyük olan meyvaları uzun süre saklanabiliyormuş. Meyveleri taze olarak ya da konserve, dondurma, şerbet, komposto ve şarap yapılarak tüketilebiliyormuş. Sağlık için de faydalı olduğuna inanılan Jabuticaba, bademcik, astım ve ishalde kaynatılarak tedavi amaçlı da kullanılıyormuş. Kaynatılıp içilmesi astıma, kan tükürmeye, dizanteri gibi rahatsızlıklara iyi gelmekteymiş. Bademciklerinde iltihap olanlar tarafından iltihabı hafifletmek için kullanılıyormuş ayrıca. Meyvede dzhabotikaby çeşitli antikanser bileşeni bulunmuş.
Hergün yeni bir gelişmenin duyurulduğu kanser araştırmalarında bu madde de araştırmaya değer.
Brezilya Üzüm Ağacının anavatanı Güney Amerika; özellikle de Brazilya, Arjantin, Paraguay ve Bolivya. Buna karşın Kuzey Yarı kürede don olmayan, ılıman iklimli bölgelerde de çok sınırlı sayıda da olsa ticari olarak yetiştirilmeye başlanmış. Ağacın büyümesi çok yavaş, 12 metreye kadar boylanabiliyormuş. Aşılı ağaçlar 5 yılda meyve vermeye başlarken tohumdan yetişenlerin meyveye gelmesi 20 yılı buluyormuş. Bu özelliklerinden dolayı bonzai yapımına da uygun bir ağaçmış.
Bitki güneşli ya da yarı güneşli ortamda, iyi dranajlı hafif asidik ve sulu toprakta yetişmekte ve kökleri sığ olduğundan toprağın nemli olması donmaması gerekmekteymiş.
Meyve hakkında wikipedia şöyle bahsetmiş kısaca:
The Jabuticaba (Myrciaria cauliflora (Mart.) O.Berg.) (also called Brazilian Grape Tree, Jaboticaba, Jabotica, Guaperu, Guapuru, Hivapuru, Sabará and Ybapuru) is a fruit-bearing tree in the family Myrtaceae native to Minas Gerais in southeastern Brazil grown for the purple, grape-like fruits it produces. Other related species in the genus Myrciaria, often referred to by the same common name, are native to Brazil, Argentina, Paraguay, and Bolivia. The fruit is purplish black, with a white pulp; it can be eaten raw or be used to make jellies and drinks (plain juice or wine).
Benden bu kadar meraklısı biraz da Google Abi'ye sorsun, aşağıdaki linklere bakıversin...
Kaynaklar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Jabuticaba
http://www.crfg.org/pubs/ff/jaboticaba.html
http://www.tradewindsfruit.com/jaboticaba.htm
1 yorum:
Bende yedigim sirada faydalarini merak ettigim icin girdim bu siteye.. anti iltihap olmasi beni saskina cevirdi. "Suphanallah!" dedim cunku meyvenin ic kismi da beyaz, mukusumsu bi yapidan olusuyor yani benziyor (ceviz beyin iliskisi gibi) Eger bi gun g. amerika yi ziyaret ederseniz bi deneyin derim. Yalniz kabugunun alici rengine karsin tadi biraz aci. Tadi eksimsi ve asidik bi meyve.
Yorum Gönder