Osmanlı Tokadı

OSMANLI TOKADI



"Osmanlı Tokadı" tabiri nereden gelmektedir? Bilmiyorsanız okumaya devam ediniz. Bu arada Osmanlı Tokadı'nı anlatmak üzere en güzel pozlardan birisini vermiş olan Sn. Kadir İNANIR'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Kendisi geçtiğimiz günlerde küçük bir operasyon için hastanede yatmıştı.

Zamanında Osmanlı ordusu çeşitli birliklerden oluşurmuş. O birliklerden biri de Tokatçı grubu imiş. Tokatçı denilen askerler devşirmelerden oluşur ve gayet iri yapılı, iri elli kişilermiş. Bu kişiler kendileri için özel olarak inşa edilmiş çalışma salonlarında mermerden yapılmış büyükçe kolonlara ha bire tokat atarak ellerini daha da geliştirirlermiş.

Tokatçılar savaş sırasında ordunun en arkasında bulunurlar ve savaşın sonlarına doğru hızla savaş alanına girerlermiş. Bitkin durumda olan düşman askerlerini tek tokat darbesiyle yerle bir ederlermiş. Tokat attıkları kişinin yüzünü içeri çökertir ve beyin kanaması geçirmesine sebep olarak öldürürlermiş. (Vay anam) İşte böyle nam-ı diğer OSMANLI TOKADI buradan gelmektedir.

Osmanlılar savaşa giderken, ülkede ne kadar deli ya da görünüş bakımından eli-ayağı bozuk, gulyabani tipli insan varsa hepsini toplarlar ve ordunun en önünde düşmanın üzerine gönderirmiş. Üzerine deli gibi koşarak gelen bu korku bilmeyen acaip insanları gören düşmanın psikolojisi doğal olarak çökermiş.

Savaş meydanında bir sonraki sırada ise, (affınıza sığınarak...)

"daltarrak" denen adamlar bulunurmuş. Bu oldukça argo lakaplı savaşçılar saraya ufak yaşta alınan gayrı müslüm çocuklarıymış. Küçüklüklerinden itibaren sadece pirinç ve hamur işleriyle beslenirler miş ki ızbandut gibi iri yarı olsunlar. Bir yandan da, her gün yağlı elleri ile mermer tokatlayıp idman yapan bu daltarrakların elleri sağlamlaşır, beton gibi olurmuş. Zaten mermeri tokatlayarak kıramayanı da savaşa götürmezlermiş.(Yuh!)

Bu daltarraklar savaşta öyle kılıç, gürz vs. kullanmayıp, düşman askerlerinin beyinlerini tek tokatla, (herhalde "Osmanlı Tokadı" lafı da buradan geliyor) dışarı çıkartırlarmış. Düşünün, adamın kafasında miğfer var ve bir vuruşta kafa miğferle birlikte dağılıyor. Bu hikâyeden de, Osmanlının bunca yeri nasıl fethettiği anlaşılıyor zaten.


Belki de değişik bir yakın dövüş tekniği olan Osmanlı Tokadı  gelmiş geçmiş en ölümcül dövüş tekniklerinden biridir. Avrupalı bir savaşçının miğferinin üzerinde 5 parmak izi bulunmuştur. Büyük ihtimalle Osmanlı tokadının tadına bakmıştır.  Şimdi tekniğin nasıl uygulandığı ile ilgili çeşitli bilgilere gelelim.  Osmanlı tokat tekniği tek bir biçimde uygulanmazdı duruma, yere, hasmın zırh yapısına göre ve dövüşün gidişatına göre uygulanan çeşitli teknikleri mevcuttu bunlar; avuç içi tekniği, silme tokat tekniği, elin tersi tekniği, serme tekniği, süvari tokadı tekniği olarak adlandırılabilir.

AVUÇ İÇİ TEKNİĞİ:  Bu teknikte hasmın yüzünün ortasına burnun ucu tam bilekle el ayasının birleştiği yere denk gelecek şekilde tüm güçle vurulur. Hasmın kırılan burun kemiği kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını da kırıp içeriye saplanır Böylece beyne doğrudan saplanan burun kemiği hasmın aniden ölümüne neden olur. En ölümcül tokat tekniği diyebileceğimiz bu teknikte amaç düşmanı en kısa yoldan öldürmekti.
Bu tekniği uygulayabilmek için kuvvetli pazılardan başka bu pazıları oldukça hızlı bir şekilde kullanabilecek yeteneğinde geliştirilmiş olması gerekir. Ancak bunun için özel bir talim yapılmazdı zira kılıç kullanma talimlerinde pazının güç ve hızı zaten yeterince pekleştirilirdi. Bu tekniğin kullanılabilmesi için düşmanın zırhının yüz kısmının açık ve düşmanın yüzünün tam olarak tokadı atacak olan kişiye dönük olması gerekir. Bu tekniği Osmanlıların süvari askerleri de ellerini tıpkı bir mızrak gibi ama avuç içi hasmın yüzüne dik gelecek şekilde tutarak at üzerine düşmana bodoslamadan dalmak suretiyle kullanabilirlerdi. Tekniğin at üstünde uygulanması zorluğunu kat be kat arttırsa da etkisi de o ölçüde artardı.

SİLME TOKAT TEKNİĞİ: Silme tokat tekniğinde ana hedef hasmın kulağının orta noktasından başlayıp dudakları ve tüm yanağı da dâhil eden bir bölgedir. Parmaklar birbirlerine birleştirilmeden, kol bükülmeden, vurma gücü doğrudan omuzdan alınarak atılır. Silme tokat denmesinin nedeni darbe vurulduktan sonra elin bilekten ileriye doğru bükülüp hasmın tüm yüzünü yalayıp çenede toplanan bir itme kuvveti daha oluşturmasıdır. Bu itme kuvveti ile zaten tokadın etkisiyle bütün direncini yitiren düşmanın boynu rahatlıkla kırılabilir.

Meşhur mermer idmanı bu tokat tekniğinin ölümcül surette uygulanabilmesi için yapılırdı ama bu idmanda amaç ellerin büyümesi için değil ellerin sertleşmesi ve vuruş tekniğinin mükemmelleştirilmesi içindir. Eskiden Türkler gelişme çağında sürekli olarak et suyu, et, hamur işi, tereyağı gibi besinlerle beslendikleri için elleri çok büyük olurdu. Bugün dahi Kars,Ardahan gibi doğu illerinde et suyu ile beslenen çocukların ellerinin etli ve büyük oldukları görülebilir.

ELİN TERSİ TEKNİĞİ: Dövüş sırasında savunmaya yönelik bir hamle olarak kullanırdı. İlk hamlesi boşa giden savaşçı kendini korumak, düşmanının hamle yapmasını engellemek için bir de elinin tersiyle tokat savurur ilk hamlesinin boşa gitmesiyle oluşan denge kaybını da böylece telafi ederdi. Bu teknikte bütün parmaklar birbirine bitişik olmalıdır aksi takdirde tokadı atanın  parmağı kırılabilir. Darbe elin parmaklı kısmıyla değil parmakların elin kalanıyla birleştiği kemikli bölümle gerçekleştirilmelidir. Bu darbe hasmı öldürmez ama sersemlemesini sağlar ve Osmanlı askerine de yeni bir hamle etmesi için zaman kazandırırdı.

SERME TEKNİĞİ: Silme tokadın parmaklar bitiştirilmek suretiyle atılanına serme tokat denir. Bu tokat tekniğinde ise hedef silme tokada göre daha dar bir alandır kişini burnuna ve ağzının ortasına aşağıdan yukarıya gelecek şekilde kolun hafifçe bükülmesiyle yaratılacak savrulma etkisi de kullanılarak vurulması gerekir. Böylece hasmın ağzı yüzü birbirine karışır, dudağın patlaması, burnun kırılması, darbenin şiddeti sebebiyle havadaki çer çöp ve tozun gözlere dolabilmesi ve acının keskinliği sebebiyle gözlerin yaşarması, görüşün bulanıklaşması söz konusudur. Okkalı darbeyi yiyen düşmanın kendisine gelmesi zaman alacak ve bu arada Osmanlı askeri baygın haldeki hasmı arkadan gelenlerin insafına bırakacak yahut bağlayıp üstüne bir not yazarak kenara atacaktır.

SÜVARİ TOKADI TEKNİĞİ: Özellikle at üstünde atılmak üzere geliştirilmiş bir tokat tekniğidir. Bu teknik kaçan düşmana yetişip esir almak için birebirdir. At dörtnala sürülürken üzengi üstünde doğrulup el eğerden aşağıya sarkıtılır hedef konumundaki zavallıya yaklaşıldığında el bütün güç ve hızla havaya kaldırılır ardından gene bütün güç ve hızla hasma hedef ense olacak şekilde indirilir.

El hedefin konumuna göre kimi zaman parmaklar bitişik kimi zamansa parmaklar ayrık olarak vurulur. Burada dörtnaldan kaynaklanan hızın verdiği ivmeyi de hesaba katarsak tüm teknikler içinde en hızlı olarak atılan tokattır. Osmanlı süvarileri içinde özellikle tımarlı sipahiler (Tımar sistemi bozulmadan önceki orijinal Türk atlısı olan ve Orta Asya süvarilik geleneğini sürdüren tımarlı sipahiler) ve akıncılar bu tekniğin başarılı uygulayıcılarıydı. Bu askerlerden biri tarafından göze kestirilen düşmanın hayatının geri kalanı tamamıyla Osmanlı süvarisinin insafına kalmıştı. Süvari elini biraz kuvvetli vurarak öldürebilir daha hafif vurarak felç edebilir biraz daha az kuvvet uygulayarak düşmanı bayıltıp esir edebilirdi.

Tüm bu teknikler çetin idmanlar, zor oyunları (cirit, çevgen, güreş vb.) ve kanlı savaş meydanlarında pişen savaş erleri için rahatlıkla uygulanabilecek tekniklerdi.  Bütün bunlara Türk askerinin bu koşullarda geliştirdiği farklı fiziki yapısını -ki bu yapının başında katı yay germek suretiyle elde edilen çelik misali pazılar, ellerin kılıçla veya kılıçsız olarak hedeflere sürekli savrulmasıyla elde edilen kol uzunluğu ve müthiş kuvvetli omuz, boyun kasları da eklenirse-  savaş meydanlarında fırtına misali esen bu askerlerin Avrupa’yı nasıl korkudan titrettiği biraz daha iyi anlaşılacaktır.

Ayrıca Osmanlı Tokadı olarak bilinen tokat tekniklerinin daha Türkler Orta Asya’dan ayrılmadan icat edilmiş olması mümkündür. O sebeple Osmanlı tokadı yerine Türk Tokadı denmesi daha uygun olacaktır.  Hunlular veya Göktürkler zamanında Osmanlılar yoktu ama bu tokat teknikleri büyük ihtimalle Osmanlıların ataları tarafından biliniyordu ve yaygın olarak kullanılıyordu ama yer cüceleri tarih yazıcılığında ketum ve taraflı davrandığı için Çin kaynakları bize pek bilgi vermiyor. Hun boksu denen dövüş tekniği hakkında biraz daha fazla bilgimiz olduğunda bu tekniğin Türk proto-tokat tekniği olarak görülebileceği de ortaya çıkacaktır.


Kaynak: http://kursadaltug.blogcu.com/osmanli-tokadi/3096845

KAH.E TOKADI:
Bir de günümüzde devlete kalkan böyle kah.ece tokatlar vardır ki, devlete kalkan eller bir gün illaki kesilir...




0 yorum:

Benzer Yazılar

Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-