Kene hafif geldi bir akrebi deneyelim...

Sağ el ve sağ ayak bileğimden akrep soktu. Olayın üzerinden yaklaşık 5 saat kadar geçti. Şu an bu satırları yazarken hastanedeyim.

Onlar da bizim şehidimiz...

Çanakkale ile arasında tam 8530 kilometre mesafede yatıyor olsalar da onlar da bizim şehidimizdir. Siz de bir buket sanal çiçek hediye ediniz gönülden gerçek dualarınızla birlikte. Nasıl yapacağınız burada tarif ediliyor.

Kendiniz Yapın: Tenekede Tavuk Pişirme Aparatı

Tenekede tavuk pişirebilmek için kendiniz evde malzemelerle son derece basit ve pratik bir aparat yapabilirsiniz.

Altın Oran ve Kabe

Altın Oran yani “Fi sabiti” 1.618, matematikteki üstün tasarım sayısıdır. Kalp atışlarımızda, DNA sarmallarının en ve boy oranında, kainatın dodecehadron adı verilen özel tasarımında, bitkilerin filotaksi denen yaprak dizilim kurallarında, kar tanesi kristallerinde, pek çok galaksinin spiral yapısında ve sayısız yerde Yaratıcı hep aynı muhteşem sayıyı kullanmıştır. Altın oran sayısı yani 1.618…

Mangal çeşitleri - Akla ziyan tasarımlar

"Yaşasın, mangal sezonu açıldı..." isimli yazı dizimize "Akla Ziyan Mangal Tasarımları" ile devam ediyoruz. Bu yazıda çok enteresan mangal tasarımları ile karşılaşacaksınız. Ya Rab bir zevk uğruna ne mangallar tasarlanıyor...

İyi Bir Tabletten Neler Olur?

Bir tablet bilgisayar evdeki hangi cihazların yerine geçebilir?

KüçükBahçem'in Dizi Dizi Susakları

KüçükBahçem'in bu seneki dekoru süs kabaklarıydı. Bir tek tohum 59 tane susak (süs kabağı / su kabağı) verdi. Bahçenin dört kenarını tamamen çevreledi. Sanki fabrikasyon yapımı aydınlatma lambaları gibi sıralandılar yan yana. Bir yaprak bir susak, bir ters bir düz örgü gibi..



Sonbahara girip de havaların soğuması, gecelerin ayaz olması nedeniyle büyümeleri durdu süs kabaklarımın. Yaprakları da sararıp kurumaya başladı. Doğal güzelliklerinin kaybolmaya başlaması bitkinin ömrünün dolmaya başladığının işareti. Kabakların saplarının da kurumuş olması susakların toplanma zamanının göstergesi.

Ben de öyle yaptım, çapari oltasını çeker gibi çektim kabağın bir dalını. Bir sürgünde on taneden fazla süs kabağı çektim denizden, KüçükBahçem'den.

Toplamda 1 tek kökten tam 58 adet süs kabağı topladım, neredeyse bir kovayı doldurdu. Bu sene bizim muhitte bir tek bende vardı süs kabağı. KüçükBahçem'de görüp beğenen komşulara hem süs niyetine hem de tohumluk olsun diye kabaklardan dağıttım. Muhtemeldir ki seneye bizim sitenin her bir köşesinde dizi dizi süs kabağı olacak...




Küçük bir tarama ile şu siteyi buldum: http://www.sukabagi.net/ . Burada süs kabağı ile yapılmış çok güzel el işi lambalar tanıtılıyor. Süs kabağı başka ne işe yarar, neye faydalıdır bilmiyorum ama biraz el becerisi olanlar bu kabaklarla çeşitli süs eşyaları, matruşka, bebek ve hatta tuzluk bile yapabilir.

İsteyene tohum benden, gerisi size kalmış...

.

Eskişehir AB'ye Hazırlanıyor


T.C. Eskişehir Valiliği tarafından desteklenen "Eskişehir AB'ye Hazırlanıyor" projesi çerçevesinde "Bölgesel Enerji ve Ulaştırma Çözümleri Çalıştayı". Anemon Otelde düzenleniyor. Takipteyiz...
Ayrıntılar az sonra
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.
--------------------------
Çalıştayda Dağıtılan "Eskişehir AB'ye Hazırlanıyor" broşürü

AB ile müzakereler TÜRKİYE'ye neler kazandırdı?
1999'da tam üyelik için resmen aday ilan edilen Türkiye, gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki reformlar sayesinde, 2005 yılında AB ile müzakerelere başladı.
Daha güçlü bir EKONOMİ
AB süreci sadece siyasi değil, ekonomik açıdan da önemli kazanımlar sağladı. Yapısal reformlar sayesinde, ekonomi istikrara kavuştu. On yıl öncesine göre, enflasyon %90 oranında azalırken, kişi başına milli gelir %141, ihracat ise %389 oranında arttı. Birçok sektörde dünyanın önde gelen üretici ve ihracatçı ülkeleri arasına girmeyi başaran Türkiye, Avrupa'nın 6. dünyanın 16. büyük ekonomisi haline geldi.
AB üyeliğine adaylığı ile birlikte, daha istikrarlı bir ülke görünümü kazanan Türkiye, yabancı yatırımcılar için de cazibe merkezine dönüştü. Yıllık yabancı sermaye akışı son on yılda rekor bir hızla 20 kat arttı. Yapılan yatırımlar, birçok vatandaşımıza yeni iş imkânları sağladı.
Daha iyi YAŞAM koşulları
AB sürecinin en önemli getirişi ise, vatandaşlarımızın yaşam standartlarının giderek iyileşmesi oldu.
Gıda güvenliğinden çevreye, tüketicinin korunmasından çalışma koşullarına kadar, günlük hayatı ilgilendiren birçok alanda AB standartlarına uyum, Türk halkının yaşam kalitesini artırdı.

Daha özgür, daha demokratik bir TÜRKİYE
40 yılda hayata geçiremediği siyasi reformları, AB sürecinin yarattığı ivme ile son 10 yıla sığdıran Türkiye, daha özgür, daha demokratik, daha istikrarlı, daha şeffaf bir ülke haline geldi.
Çıkarılan reform paketleri ile gerçekleşen anayasa ve yasa değişiklikleri, Türkiye'yi, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğünden ayrımcılık ve yolsuzlukla mücadeleye; azınlık, engelli, kadın ve çocuk haklarından vatandaşın bilgi edinme hakkına kadar birçok alanda, AB standartlarına yaklaştırdı.

Üyelik neler getirecek?
Türkiye AB üyesi olduğunda, üyelikle birlikte elde edilen doğal hak ve imkânlardan da yararlanacak.
Tüm vatandaşlarımız, aynı zamanda AB vatandaşı olacak AB üyeliği ile birlikte, tüm vatandaşlarımız aynı zamanda AB vatandaşı olacak. Pasaport olmaksızın, nüfus cüzdanı ile üye ülkelere seyahat edebilecek, öğrenim görebilecek, çalışabilecek. Yaşadığı AB ülkesinde, yerel seçimlerde ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilecek, aday olabilecek.
Mali yardımlar artacak
Türkiye, üye ülkelere yönelik çeşitli yapısal fonlardan yararlanabilecek. Bölgeler arası farklılıkları gidermeye, az gelişmiş bölgeleri kalkındırmaya, tarım ve kırsal kalkınmayı geliştirmeye ve iş piyasalarını desteklemeye yönelik bu fonlar, Türkiye'nin AB ile ekonomik ve sosyal uyumu yakalamasına katkıda bulunacak.
Öğrencilere yeni fırsatlar doğacak
Öğrenciler, AB üyesi ülkelerde o ülkelerin vatandaşları ile eşit koşullarda eğitim hakkına sahip olacak. O ülkelerin öğrencilerine sağlanan mali desteklerden, burs imkânlarından, sağlık sigortası ve sosyal haklardan yararlanacak.
AB'de güçlü temsil
Türkiye, AB üyesi olduğunda nüfusu sayesinde, AB Konseyi'nde en fazla oy ağırlığına sahip olan ve Avrupa Parlamentosu'na en çok milletvekili gönderen ülkelerden biri olacak. Böylelikle Türkiye, AB'nin karar organlarındaki belirleyici aktörler arasında yer alacak.
Türkçe, AB'nin resmi dillerinden biri olacak
Serbest dolaşım, sağlık, tüketicinin korunması, çevre gibi hepimizi doğrudan ilgilendiren birçok alanda, AB tarafından çıkarılan mevzuat, rapor ve belgeler Türkçe'ye de çevrilecek. AB kurumları ile yazışmalarda, başvurularda Türkçe kullanılabilecek. Yabancı dil bilmemek, AB ile ilgili bilgi ve belgeleri izlemekte sorun olmaktan çıkacak.
Avro'nun üzerinde
Türkiye'yi temsil eden semboller olacak Madeni Avro'ların bir kısmı, Türkiye'nin belirleyeceği özel bir sembolle basılacak. Böylelikle, Avusturya'nın Mozart'ı, Yunanistan'ın Zeus'u, İtalya'nın Leonardo da Vinci'si gibi Türkiye'den de bir sembol Avro'ları süsleyecek.

İlinizdeki AB çalışmalarından haberdar misimiz?
Valiliklerimizin AB'ye katılım sürecinde daha etkin rol alabilmeleri için kapsamlı yeni bir yapılanma oluşturuldu. Yeni yapılanma kapsamında her ilde oluşturulan AB Daimi Temas Noktası, AB Uyum Danışma ve Yönlendirme Kurulu ile AB Koordinasyon Merkezleri kanalı ile vatandaşlarımız ve kuruluşlarımız AB sürecine daha etkin olarak katılabilecek ve ihtiyaç duyduğu bilgiye kolayca ulaşabilecekler.
İl AB Daimi Temas Noktası
İl düzeyinde AB ile ilgili reformların gerçekleştirilmesi, AB üyelik sürecinin daha iyi anlaşılması ve AB mali kaynaklarının daha verimli kullanılması amacıyla her ilimizde bir Vali Yardımcısı İl AB Daimi Temas Noktası olarak görevlendirildi.
İl AB'ye Uyum Danışma ve Yönlendirme Kurulu İldeki kamu kuruluşlarından, meslek örgütlerinden, üniversitelerden ve sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerin yer aldığı İl AB Uyum Danışma ve Yönlendirme Kurulu aşağıdaki temel görevleri yerine getirmekle görevlendirildi:
  • AB'ye uyum ile ilgili yürütülen reformları ve mevzuat düzenlemelerini izlemek ve değerlendirmek
  • AB Fon ve Mali Kaynaklarından azami ölçüde yararlanılması amacıyla proje faaliyetlerini teşvik etmek ve gerekli desteği sağlamak
  • AB'ye üyelik sürecimizle ilgili olarak sağlıklı bir kamuoyu oluşumuna katkıda bulunmak
         İl AB Koordinasyon Merkezi
  • Vatandaşlarımızın AB ile ilgili konularda ilk danışma noktası olan İl AB Koordinasyon Merkezleri her ilimizde Valiliklerimiz bünyesinde aşağıdaki konularda hizmet vermekte:
  • AB fonları ve mali kaynaklarının daha etkin kullanılması amacıyla proje hazırlayan kamu kurumları, sivil toplum örgütleri, özel kuruluşlar ve kişilere proje hazırlama konusunda teknik destek sağlamak
  • AB hibe çağrılarının il içinde duyurulmasını koordine etmek
  • AB katılım sürecinde yerelde AB ile ilgili çalışmaların daha etkin yürütülmesini sağlamak
  • Kamuoyunun AB ile ilgili konularda bilinçlenmesi ile ilgili konularda çalışmalar yürütmek


 
--------------------------
Çalıştay Programı

Açılış Konuşmaları
Emel ERSAL / AB Proje Geliştirme ve Koordinasyon Merkezi
Savaş ÖZAYDEMİR / Eskişehir Sanayi Odası Başkanı
Yusuf BALCI / İl Özel İdaresi Genel Sekreteri
Bülent ÖZCAN / AB Bakanlığı Proje Uygulama Başkanı

Avrupa Birliği Enerji Politikaları ve Türkiye'nin Uyumu
Leyla AKŞİN / AB Bakanlığı Sektörel Politikalar Başkanlığı Koordinatör

Enerji konusunda bildiri ve sunumlar
Levent EĞÜZ / Elektrik Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı
Prof.Dr.Ertuğrul Yörükoğulları /Anadolu Ünv. Fen Fakültesi Fizik Bölümü - Rektör Danışmanı
Doç. Dr. Haydar ARAS / Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü
Ali İhsan KARAMANLI  / Organize Sanayi Bölgesi Müdürü



Ulaştırma konusunda bildiri ve sunumlar
Hayri AVCI / TÜLOMSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı-Genel Müdür
Tolga ARICAN / Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeler Genel Müdürlüğü Kümelenme Politikaları Uygulama ve Koordinasyon Şube Müdürü
Prof. Dr. Mustafa CAVCAR / Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı-Sivil Havacılık Y.O. Eski Müdürü
Kenan IŞIK / Savronik A.Ş. Yönetim Kurulu üyesi-Eskişehir Havacılık Kümesi Derneği


.

Saksıda Altın Çilek Yetiştirme ve Tohum Alma

Geçen sene marketten aldığım altın çileklerden birisini kurutup içindeki tohumları almıştım. Bir tane meyveden onlarca tohum çıkıyor, kum gibi... Bu tohumları ilkbaharda viyollerde çimlendirdim ve KüçükBahçem'e diktim. İlk meyveler de 15 Ağustos'da dallarda belirmeye başladı.

Saksıda yetiştirdiğim altın çilek artık olabildiğince büyüdü. Kökleri saksı içinde daha fazla gidemediği için kendisini dal üretip uzamaya değil de meyveye verdi. KüçükBahçem'in bir kenarında toprakta bulunanlar ise büyümekten meyveye gidemedi. O kadar büyüdü ki domatesleri ve peppinoları bile gölgede bıraktı.

Çok değil ama olsun buna da şükür. Saksıdakiler toplam 9 tane altın çilek 26 gr geldi. Bahçede topraktakilerde meyve sayısı daha çok ama henüz olgunlaşmadılar.


Bunları ailecek bir güzel yedik, bir tanesi hariç. Onu tohumluk ayırdım.


Aynen domates tohumu alır gibi altın çileği ezip tohumları suyla bir güzel yıkadım ve süzekten geçirdim. Tane tane ayrıldılar temizlenince.

Doğrudan güneş görmeyen bir yerde bir gün kadar beklettikten sonra seneye çimlendirmek üzere mini tohum depoma kaldırdım.İki sene kadar önce 15 kadar tohuma 7 TL ödemiştim. Böylelikle hem daha fazla tohum elde ettim hem de "tohumuna para saymaktan" kurtuldum.


Seneye altın çilek maceramız devam edecek; inşallah...

.

TSK 3. Malzeme Yerlileştirme Sergisi


Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) 3. Malzeme Yerlileştirme Sergisi Dünya Ticaret Merkezi'nde yapılıyor.

Sergi 24-30 Eylül 2011 tarihleri arasında Dünya Ticaret Merkezi'nin fuar merkezinde 11. salonda devam ediyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan yedek/onarım malzemeleri içerisindeki yerli malzeme oranını artırmak, yurtdışından tedarik edilen malzemelerin yerli sanayi imkanları ile üretilebilirliğini tespit etmek, yurtiçinden temin edilen malzemeler içerisinde rekabet ortamı yaratmak ve alternatif üretici firmaları belirlemek maksadıyla açılan sergiden bir fotoğraf aşağıdadır.




.

ISAF - International Security Automation Fire Exhibition 2011

ISAF - International Security Automation Fire Exhibition (Uluslararası Güvenlik Otomasyonu ve Yangın Söndürme Fuarı)

Güvenlik, Yangın ve RFID sektörlerinin Avrasya'nın merkezindeki en büyük fuarı olan ISAF, 22-25 Eylül 2011 tarihleri arasında 15. kez bir araya geliyor. İstanbul Dünya Ticaret Merkezi 'nde İstanbul Fuar Merkezi'nde, 9-10. salonlarda düzenleniyor.

Geniş bilgi için http://www.isaffuari.com/




TransNEW, Transport Research Opportunities Workshop South Balkan and Mediterranean


TransNEW, Transport Research Opportunities Workshop South Balkan and Mediterranean, Bucharest, Romania
23 September 2011, Anghel Saligny Hall, AGIR, Calea Victoriei 118

Türkçesi TransNEW - Güney Balkan ve Akdeniz Ülkeleri Araştırma Fırsatları Çalıştayı
Su anda Romanya'nın başkenti Bükreş'te devam ediyor. Tarihi bir bina olan AGIR binasının Anghel Saligny Salonunda düzenleniyor.


Ayrıntılı bilgi için www.transnew.eu

Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.

Tatlı Patates Gerçekten Tatlı mı?

Tatlı patates gerçekten de tatlı mı değil mi anlamak için tadına bakmak gerekir hiç süphesiz. Ben de öyle yaptım. Yurtdışından getirdiğim 4 adet morumsu pembe tatlı patatesin birisini gelir gelmez kızartıp tadına bakmıştık. Tatlımsıydı, şekerlenmiş gibi.

Sandıkta kendim yetiştirdiğim patateslerden yukarıda da görmüş olduğunuz tatlı patatesi bu sefer de haşlayalım dedik.

Fotoğraf makinesinin flaşı altında morumsu pembe tatlı patates

Aynı patatesin bir gece sonra gün ışığında flaşsız fotoğrafı

Haşlanmış tatlı patatese fotoğraftan da anlaşılacağı gibi bir ısırık atıp tadına baktım. Aynen haşlanmış kestane gibi yine de tatlı. Dolayısıyla kestan şekerini andırıyor tadı hafiften.

Bu seneki patates hasatından elimize geçen 4 lokmalık tatlı patates. Büyük olanı damızlık olarak saklıyorum. Durmak yok seneye daha büyük bir hızla yola devam.

Sağlıcakla kalın.

Mora çalan pembe renkli Kore'li tatlı patatesler

Üff be ne başlık oldu ama! Evet Kore'den dönerken, yanımda marketten aldığım 4 adet mora çalan pembe renkli patates getirmiştim. Bunlardan birini kızartıp tadına bakmıştık ailecek. Gerçekten de tatlıydı, sanki pişirme yağına şeker katılmış gibi.

Diğer iki tanesini ise Mayıslar'daki zeytin bahçeme, yerli patateslerin yanına gömmüştüm ki hikâyesi işte burada. Fotoğrafı aşağıda.

Kalan sonuncusunu da ikiye bölerek KüçükBahçem'deki bir patates sandığına gömmüştüm. Bunun da hikâyesi tam burada. Fotoğrafı aşağıda.

Aynı anda toprağa ektiğim yerli patateslerin epeyce yapraklanmasına rağmen bu Kore'lilerde bir hareket olmadı epey bir zaman. Ben bunu sıla hasretine bağlamıştım. Neyse ki uzunca bir süre sonra ilk filizlerini toprağın üstüne, gün yüzüne çıkarttılar. Sonrasında da hızlıca boy attılar. Hatta sulama yapamadığım için diğer patateslerin yaprakları kuruyup dökülürken bizim tatlı Kore'liler gayet sağlıklıydı. Anlaşılan sıcağı seviyorlar ve susuzluğa karşı dayanıklılar. Ayrık otlarına bile karşı koyabilmişler.

Aynen koç yumurtası, yok yok  boğa .aşşağı gibi değilmi?

Yerli patatesler toprağın sıkı olması ve ayrık otlarından dolayı fazla büyüyememiş olmasına ve susuzluk nedeniyle çatlamasına rağmen topraktan söktüğüm ilk tatlı patatesim  tam 918 gram geldi.


 Sanırım tohum olarak gömdüğüm anaç patates irileşmiş. Fakat toprağın sert/sıkı olması nedeniyle diğer kök uzantılarında yumru gelişimi olmamış.

KüçükBahçem'de Patates Söküm Zamanı [2011]

Patates söküm / hasat zamanı

Bu seneki sandıkta ve tarlada patates denemelerime Nisan ayında başlamışım. Patatesleri toprağa gömeli 5 aydan fazla olmuş. Bu süre zarfında Mayıslar'daki zeytin ağaçlarımın yanına gömdüğüm patateslerle fazla ilgilenemedim. Ne sulamasını ne de yabani otları çapalamasını gerektiği gibi yapamadım. Tam anlamıyla "Saldım zeytinliğe mevlam hayr'eyleye" durumu oldu anlayacağınız.
Patateslerin yapraklandığı dönemden bir kare

Tarla o kadar otlu ki patatesler arada kayboldu gitti, bir de üstüne üstlük gerektiği gibi sulama yapamadığım için zavallıcıklar kurudu. Toprak da fazla sert olduğundan zavallıcıklar pek gelişememişler, küçük küçük kalmışlar. Sulama eksikliğinden de yumruları da çatlak çatlak ve memeli oldu.

Zaten ayrık otları da büyümelerine müsade etmemiş ki, azıcık direnenin saplanmış kalbine mızrak gibi...


Mayıslar'daki bahçemize ektiğimiz patateslerden pek bir verim alamadık hiç olmazsa KüçükBahçem'deki sandıkları açalım da bakalım dedim.

veee huzurlarınızda KüçükBahçem'in pembe güzelleri

Bu sene biraz gecikti benim pembe güzellerim. Pek bir nazlandılar pembe yanaklarını göstermek için...


Zaten köyümden pembe domates (sakarı domatesi) fidesi diye getirip diktiğim fidelerin çoğu "küçük" bir karışıklık sonucu salkım çeri çıkmıştı. Allah'tan kendim çimlendirdiğim bir kaç tane pembem vardı da onlar durumu kurtardı. Dediğim gibi bu sene pembe domatesim az olduğu için olanlar da daha bir kıymetli oldu. Gözüne bakıp duruyorum domateslerin, büyüsünler sonra da pembeleşsinler diye. Havaların geç ısınmasından dolayı toprağa geç aktardığım pembeler Eylül ayının ortasına gelmemize rağmen daha yeni yeni kızardılar, daha doğrusu pembeleştiler.

KüçükBahçem'deki ilk pembeleşen pembe domatesimi görüyorsunuz aşağıda. Büyüklüğünü gösterebilmek için ölçek olarak 50TL'yi kullandım. Bu tür işlerde genellikle 1 TL kullanılır ama bende para af edersiniz "çok" olduğu için cebimdeki en küçük para ile ölçekledim. Hem demedik mi bu pembeler pek bir kıymetli diye, şimdi 1 TL kullanmak yakışmaz...


O da olmazsa arabamın anahtarını koyayım ölçek olarak, maksat görgüsüzlük değil mi? (Kıroyum ama para bende)


KüçükBahçem'den topladığım günlük mahsul bir arada.

KüçükBahçem'in ilk pembe güzelleri bir arada. En irisi 511 gr ilk hasat olan 4 tanesi 1223 gr geldi.
Amanın burada 1 TL kullanmışım, gitti karizma.



Pembelerin devamı KüçükBahçem'de, dalında.

Pembe domateslerin tohumlarının nasıl alındığını fotoğraflı anlatımıyla okumak için tıklayınız --> tam buraya <--

Esen kalın.

Pembe Domateslerden Tohum Alma

Başlık "Pembe Domateslerden Tohum Alma" ama aşağıda bahsedeceğim yöntemi diğer domateslerden tohum almak için de kullanabilirsiniz hiç şüphesiz. Buradaki tohum alma ve saklama işlemi pembe domatese özel bir yöntem değil. Zaten domatesler biraz saftır, kendisinin pembe olup olmadığını anlamaz bile. Siz aynı muameleyi tüm domateslere aynen uygulayabilirsiniz.

Neyse lafı çok uzattık. Şöyle irice bir domatesi ekvator bölgesinden ikiye ayırıyoruz. Tam ekvatorda yer alan, bıçağın önüne çıkan bir kaç tohum bu arada kazara telef olabilir. Dert etmeyin, o kadar da olacak artık. Bir çay kaşığı yardımı ile tohum odalarındaki tohumları bir süzeğe/eleğe alıyoruz. Bu arada mis gibi domatesin kokusuna dayanamayıp bir dilim kesip tadına bakmak serbest.


Tohumları fazla ezmeden, sıkıştırıp zedelemeden hafifçe yıkıyoruz. Bu arada domates parçaları, damarlar vs. temizlenmiş oluyor.


Sonra bir şişeye ya da kavanoza su koyup tohumları da ilave ediyoruz. Burada kullanılacak suyun içme suyu ya da dere, kaynak, tulumba suyu olması daha doğrusu klor içeren çeşme suyu olmaması daha iyi olacaktır kanımca. Hadi paranoyaklığı biraz daha abartalım, kavanoz da cam olsun. Plastik pet şişeler kanserojen madde içeriyor, tohumlara bulaşmasınlar.

Kavanozu bir kenarda, oda sıcaklığında 2-3 gün bekletelim. Dikkat ederseniz bazı tohumlar suyun içindeyken çimlenmeye başlamış bile. Anlaşılan fazla gecikmeden kurutmaya geçmek gerekiyor.

Tohumları kurutmak için bir parça pişirme kâğıdının ya da yağlı kâğıdın üzerine döküp yayıyoruz. Yayarken tohumları zedelememeye dikkat ediyoruz. Burada da 2-3 gün iyice kuruyana kadar bekletiyoruz. Kâğıt havlu, bez parçası gibi bir şeyin üzerinde de kurutmaya bırakılabilir fakat tohumlar kururken dokulara yapıştığı için daha sonra çıkarması zor oluyor. Pişirme kâğıdından kurumuş tohumları almak ise çok daha kolay.

Tohumları iyice kuruduktan sonra elimizle nazikçe kazıyarak tohumları kâğıt üzerinden alıyoruz. Bir sonraki sene kullanmak, Pembe Domates Ağı'ndaki ya da başka yerlerdeki meraklılarına dağıtmak üzere kapalı, hava almayacak bir torba içinde güneş ışığından da koruyarak saklıyoruz.

Bu evladiyelik tohumlarla seneye buluşmak, yüksek verimle çimlendirmek ve sonrasında da bol hasat almak dileğiyle...

.

Bayram dönüşü işyerimizdeki KüçükBahçem'iz

Evimin önündeki KüçükBahçem'in yanısıra bir de işyerimde bir kaç arkadaşla birlikte ilgilendiğimiz bir KüçükBahçem'iz daha var malum.

5 Eylül 2011 itibari ile işyerimizdeki KüçükBahçem'iz.

Uzun bir bayram tatilinin ardından işimizin başına yeniden döndüğümüzde, evimin önündeki KüçükBahçem'de de olduğu gibi, işyerimdeki KüçükBahçem'izde de birikmiş mahsüller karşıladı bizi.  Kargalar yemesin diye üzerlerine örttüğümüz örtünün de çok faydası olmuş bu arada. Yoksa saksağanlardan, serçelerden bize pek bir şey kalmıyordu. Kızaranın, olgunlaşanın içini anında boşaltıyorlardı.


Bunlar topladığımız mahsül,

"Kızaracak Yeşil Domatesler" diye bir film mi vardı?

Büyümekte olan bir bal kabağı,

bu ise üzerine en az 5-6 kez bastığımız halde inatla ayakta kalmayı bşaran ve neticesinde o küçücük boyuna aldırış etmeden boyundan büyük 6-7 ürün veren  biberimiz. Ne demişler "beni yıkamayan şey güçlendirir"

ve yalnız başına bir pepino...

Bu koli de biz yokken bahçemizi susuz bırakmayan güvenliğin hakkı.

Afiyetle...

.


Sayfamdaki yazılar kaynak gösterilerek ve bu sayfanın adresi verilerek kullanılabilir.

Sayfamda bazı yazılarımda bahsetmiş olduğum yöntemler kendi öğrendiklerimi, denediklerimi paylaşmak amacıyla yazılmıştır. Yapılan denemelerin sonuçları da yine burada paylaşılmaktadır. Tarif edilenlerin yanlış/eksik uygulanması, yazı dizilerinin tamamının okunmaması, vb herhangi bir nedenden dolayı istenmeyen sonuçlar elde edilmesi, beklenen sonucun elde edilememesi ve/veya karşılaşılabilecek herhangi bir zarardan dolayı sorumlu tutulamayacağımı bilgilerinize sunarım.

Kaynak belirterek ya da belirtmeden kullandığım yazılarımdan dolayı herhangi bir rahatsızlık duyan, haksızlığa uğradığını düşünen beni haberdar ettiği zaman ilgili yazıyı yeniden gözden geçireceğimi, şikayetinde haklıysa yazıda gerekli düzeltmeyi ivedilikle yapacağımı taahhüt ederim.
-=(RaideR)=-